Şubat 2015

Aynalardan sor beni…

Hikmet Savatlı - 27 Şubat 2015

  Daha dün bakmaya doyamazdım onlara. Saçlarımı tarar, yüzüme dokunurdum. Beyazlardan yoksun! Bakir saçlarım, Daha yaşanmışlık, karakter oturmamış yüzüm, Mimik çalışmaları yapardım… Sinirli, üzgün, şaşırmış. Kocaman açardım gözlerimi, kocaman gülerdim Gözaltı torbalarıma koymak istiyorum, Gözümün etrafındaki kırışıklıkları, sebepsiz! Küsesim geliyor, Aynalara, Alnımdaki çizgilere, Saçımdaki beyazlara… İlk çektiğim beyaz saçım geliyor aklıma? Densiz! Ellerime bakıyorum! Titrek, üzerinden damarlar çıkmış, buruş kırış, Hurma kurusu gibi! Ben miyim …

Continue reading

Var mısın bir kaçamak yapmaya?

Hikmet Savatlı - 27 Şubat 2015

Bir hafta sonu planı yada kaçamağı gibi düşünebilirsin. Hayat koşuşturmasına sonra kaldığın gibi istediğin tempodan devam edebilirsin. Adına ne dersen de, hayat, kader, yaşam seni bir noktada bir yerlerinden yakalar. Maddi yada manevi üzerine inen tokatların haddi hesabı yoksa yaşadığın buhranın adı DEP 100 yani depresyona giriş. Basit ölçekte insan doğar, yaşar ve ölür… İlkokul matematik dersinde A noktasından B noktasına gidiş gibi de düşünebilirsin. …

Continue reading

Çocukluğuna biletler satıyorum! Eğer alırsan…

Hikmet Savatlı - 23 Şubat 2015

  Saklambaç oynayan abi ve ablaların yanında “çorba” statüsü için ekstra ücret talep etmeden, yaptığın kumdan kalelerin tarihe meydan okumacasına, yıkılmayacağı garantisiyle. Her daim yediğin pasta börek çöreğin damağında bırakacağı lezzetin aynı olacağı ve aynı masum kahkahaları atacağın oyunlar öneriyorum sana! Eve ilk defa geç geldiğin zamanki his ve onun yanında arkadaşlarla ilk sabahladığın gece… Atlı karınca mı? Pamuk şeker mı? İlk aşkın mı? Gel …

Continue reading

Bugün geri kalan hayatının ilk günü!

Hikmet Savatlı - 23 Şubat 2015

Her doğan güneş insan hayatında yeni bir umuttur. Tertemiz beyaz bir sayfa, yeni alınmış bir defterin ilk sayfası ya da yeni başlayan okulun ilk günü gibidir. Yarına dair içinde beslediğin umutları evrene salacağın günde, hayata karışık yaşamalısın. Sabah saatini normalden biraz erkene kur! Kur ki tanrının senin için hazırladığı ışık oyunlarını zevkle izleyebilesin. Ne güzeldir doğudan ağır ağır yükselen güneş. Şehrin ışıkları hala yanarken, siyah, …

Continue reading

Sağlık için narenciye için…

Hikmet Savatlı - 19 Şubat 2015

  Doğallıktan uzaklara yerken açalı beri insanlık yeniye hasretle koşar oldu. Hatırlar mısın bir ara konsantre meyve suyu ne kadar modaydı? Sokaklarında narenciye ağaçları bulunan şehrin insanları için bile kahvaltı masalarında veya dolaplarında bulunan konsantre meyve suları onları dalından meyve koparıp sağlıkla, tazelikle o meyveyi yiyen insanlardan ayıran bir statü göstergesiydi. Televizyondaki reklamlar insanın içindeki arzuları tetikler ya… Ananem bile bir baktım konsantre portakal suyu …

Continue reading

Namrun

Hikmet Savatlı - 17 Şubat 2015

Dayanılması güç tatlar ve onların yaydığı enfes kokular vardır. Çamlıyayla’nın sabah saatinde Çayırekinliğinin küçük çarşısında pide sırasında aldığım kokular enfestir. Zaman zaman bu anlarımı hatırlayıp kokularla mutlu olmayı denerim. Bir an olsun hayat koşuşturmasından kafamı bir iki dakika kaldırarak tebessüm etmemi sağlar bu. Gelin sizi de götüreyim oralara… Adanalıların genelde Bürücek yaylasına gittiği doğru ama Çamlıyayla (Namrun) klimatolojisi ile dünyanın sayılı yaylalarındandır. Kendimi bildim bileli …

Continue reading

Olta

Hikmet Savatlı - 17 Şubat 2015

Gel bakalım bugün öylesine hayata olta atalım, bakalım gün bize ne, yada neler getirecek? Bir piyango bileti al mesela, ama çeyrek olsun! Aza kanaat eden çoğu bulamaz deme, unutma nerede çokluk orada b*kluk wink emoticon Allah muhafaza tam biletine büyük ikramiye vurduğu duyulursa uzun zamandır, telefonun ahizesizi aşındırmamış arkadaşların “kankilerin” birden hal ve vaziyetin konusunda meraklanır olurlar. İstanbul’daysan vapura bin mesela, al bir simit bir …

Continue reading

#‎ozgecanaslan‬

Hikmet Savatlı - 16 Şubat 2015

  Yaşanmadıkça bilinmeyecek olaylar serisine bir halka daha eklendi kanımca. Cinselliğin tabu olduğu memleketimde pişmiş tavuğun başına gelmeyen olaylar silsilesi yakamıza nasılda nefretle yapışıyor. Nasıl bir ruh halidir bu etrafımızdaki tabuları yıkmaya yönelik? Küçüklükten bastırılmışız bir kere, cinselliğimize küstürülmüşüz. Ayıp! Demişiz hep. Mahalle baskısı ile önünü kesmeye çalışmışız. Üç beş kız bir araya geldiğinde masumane kahkahalar yükselirken elimizde o**pu etiketi ile alınlarına alınlarına vurmuşuz. Başınızda …

Continue reading

El Dorado

Hikmet Savatlı - 13 Şubat 2015

Utancını gururla masaya koydu kız! -“hayır! Gidemezsin bir yere!” diyerek. Devam etti -“Sen! Tanıştığımız günden beri saçma hayallerin peşindesin, olmayan bir yere gitmek, görmediğin bir yerde mutluluk peşindesin! Benim vaktimi boşa harcıyorsun! Senin yüzünden adım Isabelle kaldı!” Deniz kenarında bir çay bahçesinin gözlerden en uzaktaki masasında denize en yakın yerde iki kişilik masada karşı karşıya oturuyorlardı. Esteban, Isabelle’in suratına bile bakmıyordu. Gözleri uzak ufuklarda gün …

Continue reading