
Küçük bir filiz insanda ne hisler uyandırır. Ayın 1’i itibarı ile resmi olarak bahar geldi. İnsanın tırtıl olup koza örerek kelebek olası geliyor bu güzel havalarda.
Malum Şubatın 20’sinde havaya düşen Cemreyi müteakip, 27’sinde suya düşen Cemrenin ardından toprağa düşecek Cemreyi bekler olduk.
Kazaklardan uzaklaşırken gardırobumuzla yüzleşme vakti geliyor! Kışın hantallığı ova insanının bedenine düşmüşken, tosun tombalak halimizle denize havuza nasıl gireceğiz?
Oysa o dürümleri nasıl da götürüyorduk!
Şuradaki mezeci, yok kebapçı, beriki sokaktaki tatlıcı derken tartılardan kaçar olmuştuk. Geçen yazdan kalan mayoların halimize güleceği günler geliyor.
Zaman gırtlak tutma vaktidir dostlar!
“Ve tanrı yarmayı yarattı” cümlesindeki yarmadan yola çıkarak önümüzdeki üç aylık zamanda spor salonlarına nur yağacağı aşikâr. Yani havaya, suya, toprağa düşen Cemre spor salonlarına da düşecek bu kesin bilgi, yayalım…
İnsanın doğası tabiat ile paralellik gösterir. Bu sebepten ikisi de doğa olarak tanımlanır. Her şey bir filiz ile başlar, tabiat bunu sürgün olarak yaparken insan bu sürgünleri “umut” ile yapar!
İnsan bünyesinin tetikleyenleri farklıdır, kendine göre mevsimsel değişimler yaşadığı için sürgünleri için baharı beklemez.
Hani derler ya “gelir bahar ayları gevşer gönül yayları” bunun konumuz ile bir alakası yok, o basmakalıp sevgiler ile büyütülmeye çalışılan ve meyve vermeyecek sevgilerin temel alındığı bir kavramdır. Yayların gevşemesi bahar ayından değil ayran gönüllülükten gelir.
Yeşilin azaldığı, insanın doğadan koparıldığı şehirlerdeyiz. Bu sebepten bir saksıda çiçeği olmalı insanın. Kendine bile söyleyemediği sırlarını paylaştığı, suyunu verip yapraklarını sildiği, emek verdiği bir çiçeği. Tabiatın bir parçası olduğumuzu unutmayarak, toprağa basarak yaşamalıyız. O yüzden severim ben beton yığınlarının arasına sıkışmış vaha gibi parkları. Bir kadının hamile kalması ve dünyaya bir çocuk getirmesi gibi bahar ayında açan çiçekler, büyüyen ağaçlar bana göre mucizedir. Tıpkı insanın kendisi gibi…
Tanrının bir mucizesi olduğunu öğrendiğine göre, bahar ayında yapılacaklar listene eklediğin “spora git” maddesi üzerinde bir daha düşün! Para verip hiç gitmeyeceksin zaten…
O parayı senin için ağaç dikmesi için bir vakıfa verebilirsin? Bu suretle tanrının bir mucizesi olarak tükettiğin oksijeni dünyaya yeniden kazandırmış olursun.
Dolaptaki mayodan ne haber?
Onun için daha üç ay vaktin var “ve tanrı insanı yarattı” diyeceğin kasım kasım kasılacağın vücudunu yapmak yerine, tükettiğin oksijeni yerine koyarak gelecek nesillerin daha sağlıklı yaşamasını sağlayabilirsin.
Not: 6 Mart günü son Cemre, spor salonlarından sonra, toprağa düşecek. Tabi ki yürüyüşünü ve sporunu yap ama tüketecek oksijen bulamayınca beden ne yapsın…
Hikmet SAVATLI | The Wisdom