zaman

Zaman…

Hikmet Savatlı - 9 Temmuz 2015

Avuçlarının içinden kayıp gidercesine, bir dere misali, akıp giden zaman. Çocukluktan hemen sonra, ergenlikten az önce sıkıp geçtiğin bir sivilcenin içinden çıkan irin kadar gerçek… Daha beş dakika öncesinde büyük bir kapta bir dondurma yiyecekken şimdi, gecenin bir saatinde açık şırdancı var mıdır diye düşündüğün zaman! Üstelik şırdan bile sevmezsin! Geçmişten gelen bir duygu tutar yakanı, uzun zaman öncesine kadar adını ezbere bildiğin bir soruyu …

Continue reading

Ruh ve Beden

Hikmet Savatlı - 10 Haziran 2015

Tarifsiz duygular vardır, bildiğin yaşadığın, yeri gelip gözünden yaş olarak akan, ama bi esnada yaşlı gözlerle seni uzak ufuklara baktırıp tebessüm ettiren… Yaşlı bir bilge olabilmek ya da genç yaşta yaşlı bir bilge olabilmek. Ruhunun yıpranma kat sayısı ile paralel bir durumdur. Bedensel yaş alman yıllık bir olaydır, akrep ve yelkovanın kovalamacasının yıl sonunda bedenin bir yaş almış olur. Tarifsiz duygularla hislendiğinde ise ruhun salisenin …

Continue reading

Anılara çerçeve…

Hikmet Savatlı - 26 Mayıs 2015

Hayattan kopyalayıp yapıştırdığın post it’ler ile doldurduğun beyninde bahar temizliği yapma vakti geldiğinde. Her bahar başlangıcında yaptığın gibi aforizma sandığını yeniden aç. Naftalin kokusu kaplasın beyin hücrelerini… Aaah diye iç geçiresi geliyor insanın siyah beyaz resimler gibi anıları görünce. Tanrının güç gösterip yanına alarak seni sınadığını sandığın anılar. Nostalji kuşağının siyah beyaz, ya da soluk renklere çaldığı anılar bunlar. Temizce bir yere koy sandığın yamacına. …

Continue reading

Zaman sadece birazcık zaman…

Hikmet Savatlı - 3 Nisan 2015

  Gece geç bitip sabah erken başlayan günlerden. Yeni güne bismillah diyerek uyanırken dileriz ki bu gün “dün”lerden daha güzel olsun. O sebeple uyandığımızda gün aydın deriz! Aydınlık günler dileriz birbirimizin karanlık dünyalarına. Ah Kronos ne vardı doğmasaydın demeyiz! Sümerlere, Mısırlılara, Yunanlara ve Romalılara sövmeyiz! Atasözlerimiz bile zamanın geçmesinden yanadır! Sakla samanı gelir zamanı… Sabreden derviş, muradına ermiş! (ki ben bunun sabretmekten gebermiş olanını severim;)) …

Continue reading

Aynalardan sor beni…

Hikmet Savatlı - 27 Şubat 2015

  Daha dün bakmaya doyamazdım onlara. Saçlarımı tarar, yüzüme dokunurdum. Beyazlardan yoksun! Bakir saçlarım, Daha yaşanmışlık, karakter oturmamış yüzüm, Mimik çalışmaları yapardım… Sinirli, üzgün, şaşırmış. Kocaman açardım gözlerimi, kocaman gülerdim Gözaltı torbalarıma koymak istiyorum, Gözümün etrafındaki kırışıklıkları, sebepsiz! Küsesim geliyor, Aynalara, Alnımdaki çizgilere, Saçımdaki beyazlara… İlk çektiğim beyaz saçım geliyor aklıma? Densiz! Ellerime bakıyorum! Titrek, üzerinden damarlar çıkmış, buruş kırış, Hurma kurusu gibi! Ben miyim …

Continue reading

Çocukluğuna biletler satıyorum! Eğer alırsan…

Hikmet Savatlı - 23 Şubat 2015

  Saklambaç oynayan abi ve ablaların yanında “çorba” statüsü için ekstra ücret talep etmeden, yaptığın kumdan kalelerin tarihe meydan okumacasına, yıkılmayacağı garantisiyle. Her daim yediğin pasta börek çöreğin damağında bırakacağı lezzetin aynı olacağı ve aynı masum kahkahaları atacağın oyunlar öneriyorum sana! Eve ilk defa geç geldiğin zamanki his ve onun yanında arkadaşlarla ilk sabahladığın gece… Atlı karınca mı? Pamuk şeker mı? İlk aşkın mı? Gel …

Continue reading