hayat

Senin Adın Mocha

Hikmet Savatlı - 19 Ekim 2017

  Küçük bir mutluluktun bize, ilk tanışmamızda bana göz kırptığında, diğer kardeşlerin gibi üst üste oyunlar oynamaktan ziyade prenses gibi bir köşede duruyordun. Evimize geldiğin ilk gün dualarla kulağına adını fısıldamıştım; senin adın Mocha, senin adın Mocha, senin adın Mocha… İşte güzel kızım, hayat gözünü açmak, ölüm gözünü kapatmaktır, dolayısıyla hayat bir göz açış kapayıştır. Yaklaşık 12 yıl bizimle oldun; kendimiz gibi baktık sana, birlikte …

Continue reading

Sıcak Şarap

Hikmet Savatlı - 28 Eylül 2017

Herkese merhabalar, Sonbaharın gelmesi ile birlikte ev ve gardıroplarınızda yapacağınız değişiklikleri mutfağınızda da yapacaksınız. Gelişen teknoloji ve “ulaşılabilirlik” bize her sezon istediğimiz meyve ve sebzeyi bulmamızı sağladıysa da hiç birimiz aralık ayında marketten domates alabilmemize rağmen salça yapmıyoruz, yerli domatesin son meyvesini bekliyoruz. Ben alışverişlerin her daim yerel pazardan yapılması gerektiğine inanırım. Bu yüzden beni pazarda alışveriş yaparken görmeniz çok muhtemeldir. Gittiğim şehirlerde de semt …

Continue reading

Giden birinin ardından ne söylenebilir?

Hikmet Savatlı - 20 Eylül 2016

  Arkasını dönüp kapıyı, evi yıkarcasına çarparak çıkandan değil, bu dünyadan sessizce başka bir yerlere giden biri için ne söylenir? Belki yazarsam okursun satır aralarında, bir fotoğrafı yırtarcasına, gözle görülen iki, kalpte trilyonlara bölünen insanları…   Onlardan bahsederken “di/dı” takısını bir müddet kullanamıyor insan. Beyninin kabullenemediğini ruh sindiremiyor ki! İsyan etsen ne fayda, ağlasan ne fayda… Hayat bu kendi seyrinde akmaya, yanında sen dahil birini …

Continue reading

Çok geç

Hikmet Savatlı - 13 Eylül 2016

  Sen gözyaşlarına rakı koydun mu hiç? Ben koydum… Nasıl tuzlu geldi biliyor musun? Açık yaraya basar gibi… İnsan boğuluyor rakı şişesinde, Solungacına solungacına basmıştır oysa. Bir yandan hıçkırık Bir yandan su, Bir yandan tuz… Elbet sırt üstü döneceğim, Tuzlarım dökülecek, Kamburum, Boğazımdaki düğümler gibi çözülecek. Anlarsın beni belki, Aranızda insan olanınız varsa… Ama nerde? O bile bodrumda karaya vurdu! Bazen dönülmez bir akşamın ufkundasındır, …

Continue reading

Yazmak…

Hikmet Savatlı - 19 Temmuz 2016

  Düşüncelerini, aforizma denizlerindeki fırtınalardan kurtararak kelimelere dönüştürmek. Üstünde yaşadığımız topraklarda gündem yazmak, yazabilmek… Yazdığın yazıyı bitirdiğin anda değişen bir gündem olduğunu düşündüğünde yapılması bir o kadar zor bir iş. Hikaye yazmaya, dört yıldır bitiremediğim kitabıma geri döneyim diyorum ama kafam hap başka bir yönde. At gözlüğü lazım belkide benim gibi insanlara. Kafa toplayabilmek ve suya sabuna dokunmayan yazılar yazmak, benim için kolay olsa da …

Continue reading

“Miş” Gibi

Hikmet Savatlı - 15 Temmuz 2016

Yine uykularım kaçtı, Nice de yaşanan terör olaylarında yerde yatan bir oyuncağın yanındaki üstü örtülü çocuk bedenini hala görmek istemiyorum. Aklıma terör mağduru, savaş mağduru çocuklar geliyor. Nasıl bir dünya bırakmak istiyoruz çocuklarımıza? Tanının buyruğuymuş gibi onun verdiği canı alan insanların kurduğu bir dünya mi? İnan korkuyorum… Aklıma o kırmızı tshirtü ile Aylan Kurdi geliyor yaşadığım tarifsiz duygular artıyor. Terör ile yaşamayı öğrenmeliyiz diyenlere kızıyorum! …

Continue reading

Hayat

Hikmet Savatlı - 12 Temmuz 2016

Bir nefes ile başlar Bir nefes ile biter Almaya başlarsın Alacak yer kalmadı mı? Herşey yeni başlar Sonrası mi? Yemek Oyun Belki kahkaha Bir nefes ile başlar Bir nefes ile biter Vermeye başlarsın İçinde kalmadı mı ? Bitti geçti gitti Sonrası mi? Helva Gözyaşı Belki kahkaha — Keşke hep “Güle Güle” git deseler, “hoşça” değil kalan da kahkahalar ile kalsa… Hikmet Savatlı | The Wisdom

Continue reading

Varlıktan Yokluğa

Hikmet Savatlı - 9 Temmuz 2016

  Bir kutuda dualarla uyansam, Etrafımda tüm sevenlerim, Tutsa buruş kırış ellerimden, Evlatlarım, torunlarım… Birileri elime bir baston verse, Yavaş ama kararlı adımlarla bir hayrata gitsem. Gelse yaşlı bedenimin ardından, Evlatlarım, torunlarım, arkadaşlarım… Yüzümü yıkasam, Sonra bir duş alsam camide… Hep beraber eve gitsek. Oturup hep beraber üzülsek… Gözlerim seni arasa? Zaman geçse… Yine birlikte üzüldüğümüz bir gün, Gözlerimizin yaşı ile, Bir caminin avlusundaki kutudan, …

Continue reading

Mucize Bekleme Boşuna

Hikmet Savatlı - 20 Nisan 2016

Duble yol yerine karamelden yollarımız olsa ve biz ağzımızda asfalt tadı olmadan yaşadığımız hayatın tadını çıkarsak ne güzel olur? İş koşuşturması olmadan, hayat telaşı olmadan, kanatlarını; kol kalkan için değil de, özgürlüğe uçmak için kullanan insanlar olsak ya? Bugün son taksitini yatırıp sahiplendiğini bir malın mutluluğunu yaşasan mesela? İşte bu benim çocukluğumdan kalan bir anı deyip ona sıkı sıkı sarıldığında gözünden akan mutluluk yaşları olsa …

Continue reading

6 üstü hayat

Hikmet Savatlı - 29 Mart 2016

  Tanrı, deyip sarılıyorsun ya bazı bazı, Kimine göre besmele; Kimine göre küfür… Her halikarda indirip kaldırıyorsun, Dalgalanıyorsun deniz gibi, Bulanıyorsun mide gibi, Kırıklar ile dolu kalbin; Cam kırıkları pompalıyor en kılcal yerlerine! Toz toprak uçuşuyor aklının yellerinde. Tanrı deyip sarılıyorsun ya bazı bazı, Kimine göre yalnızlık, Kimine göre özlem… Her halikarda isteyip avunuyorsun, Gürlüyorsun bulut gibi, Çakıyorsun şimşek gibi, Can kırıkları bırakıyor bedenin geçtiği …

Continue reading