
Amerikadan…
Amerika Birleşik Devletlerinde Mart ayından bu yana tek gündem Kovid19! Yaklaşmakta olan seçimler şöyle bir yana dursun, ülke genelinde yaşam korona endeksli. Maske günlük yaşamınızda aksesuardan çok bedeninizin bir parçası gibi olmalı. Mart ayından bu yana alınan bir dizi önlemler sayesinde bu gün New York ABD’nin en güvenli eyaleti konumunda. Açık konuşmak gerekirse bu noktaya gelmek pek kolay olmadı.
Karantina günlerinde “Uyumayan Şehir” dedikleri şehrin “Hayalet Şehir” oluşuna gözlerimle şahit oldum. Oysa yılbaşını kutlamak için aralık sonu ocak başı gibi İzmir’e gelip buraya çok rahat geri dönmüştük. Şubat ayında Bryant Parkta buz pateni yapıyor, Çin Takvimine göre 12 şubat olan yeni yıl kutlamaları için Çin Mahallesine korkusuzca gidiyor ve toplu taşımadan istifade ediyorduk.
Mart ayı gediğinde hastalık Çin’den Avrupa’ya doğru hareketlenmeye başladığında ABD’de her şey normal seyrinde devam ediyordu. Başkan Trump, Brezilya devlet başkanı Bolsonaro gibi “Sadece basit bir grip” demediyse de hastalığı küçümser demeçlerde bulundu. “Buralara geleceğini sanmıyorum” dedi, “Gelince düşünürüz” dediği sıralarda Mart gelmişti.
Mart kapıdan baktırır, maske dezenfektan kullandırtır!
Mart ayının ikinci haftasında, Aren Ege’yi okula göndermekten vazgeçtik. Hastalığın geldiğini görüp market ihtiyaçlarımızı temin ettik ne yalan söyleyeyim stok bile yaptık. O hafta ortası eyalet valisi Cuomo bütün okulları süresiz kapattığını açıkladı. Gelmekte olan gelmişti…
O günden sonra hayat ve tüm alışkanlıklar değişti. Hastalık ABD’yi hiç beklemediği şekilde çok sert vurdu! Altı aydır her sabah New York Eyalet valisi Cuomo ve New York Belediyesi Başkanı de Blasio, yerel kanala (eyalet geneli) çıkarak bilgilendirme konuşmaları yapıyor.
Mart ayında okullar iki hafta süresince kapalı kaldı. Bu esnada DOE (Department of Education) yani eyalet eğitim birimi uzaktan erişim müfredatı uygulamaya koydular. Çocuklar tabletlerinden öğretmenlerine, derslerine ve arkadaşlarına kavuştu. Çocuklar kavuştu ama eminim tüm anne babalar evdeki çocukları ile beraber okula gittiler. Okullar New York’ta Eylül ayının ilk haftası açılıyor. Geçtiğimiz üç ay boyunca; bölge senatörleri, DOE görevlileri, okul görevlileri ile yazışmalar, toplantılar ve görüşmeler yaptık. Velilerle yapılan bu görüşmeleri bu kurumların bizlere davet göndermesi ile gerçekleştirdik. Son noktada önümüze sunulan iki seçenek oldu;
Birincisi, internet üzerinden uzaktan eğitim. Buradaki sistem Türkiye’den biraz farklı. Burada okuldaki öğretmenlerin hazırladığı videolar ve onlara paralel aplikasyonlarda yaptıkları ödevler. Ödevleri kendi okulundaki öğretmeni tarafından görülüyor ve haftada bir on dakika öğrenci ile birebir görüşmeler oluyor.
İkinci seçenek ise okula gelmek! Sınıf mevcudu ikiye bölünerek, pazartesi, Çarşamba, Cuma bir grup sosyal mesafe, maske, dezenfektan ile büyük önlemlerle okula gidecek. Diğer grup ise Salı, Perşembe okula gidecek ve sonrasında pazartesi rutinine dönecek. Hafta sonu tatiline ise dokunulmamış. Sistem size fizikselden uzağa yada tersi istikamette geçiş yapmanız konusunda bir sıkıntı çıkarmıyor. Eğer çocuklardan biri pozitif çıkarsa o grup öğretmen dahil karantina…
Ben okulların açılmasına karşıyım! Her ne kadar çocukların okulda olması gerektiğine inansam, o sosyalleşmeye, arkadaşlara, gerçekliğe ihtiyaçları olduğunu söylesem de, okullar bu şartlar göz önünde tutulduğunda açılmamalı. Geçen hafta okullarını açan Güney Kore dün virüs artışı nedeni ile okulların tekrardan kapattı! İlkokul ikinci sınıfa giden oğlum kendi maskesine sahip çıkabilir, tembihlediğimiz güvenlik önlemlerini alabilir peki ya diğerleri? Misal bir renkli kalem yeter bu mesafelerin kısalmasına, maskelerin çıkmasına! Okulumuzda bir kayıp kutusu var, her ay bütün malzemeler sahibi çıkmaması halinde hayır kurumuna (çocuk esirgeme gibi) bağışlanıyor. Yuva, anasınıfı ve birinci sınıf günlerinde birkaç kere daldım o kutuya. Gözündeki gözlük, ayağındaki ayakkabı sırtındaki mont ne ararsanız unutulmuş! Düşünebiliyor musunuz maskesini unutanı? Arkadaşının maskesini alıp kaçanı, maske değiştirenleri?
New York öğrencilere iki seçenek sunarken, New Jersey, Maryland, Connecticut sadece internet üzerinden eğitime başlayacak. Kaliforniya’da okullar iki haftadır açık, dün itibarıyla %7.3 gibi bir hastalanma oranı ile “acaba okulları açmakla hata mı yaptık?” gibi yazılar okumaya başladım.
Diğer bir yandan okul demek, servis, yemek, temizlik, eğitim gibi bileşenler ve bu bileşenleri oluşturan kişiler ve bunların aileleri demek! Bu vesile ile okulların açılması bu geniş yelpazedeki kişileri potansiyel hasta gibi görmek demektir. Toplu taşımayı, sabah yolda alınan kahve yada sandviçleri saymıyorum bile…
Geçtiğimiz altı ay içerisinde “yeni normal” diye adlandırdığımız yeni bir yaşayış şeklimiz oldu. 70 Sent’e satılan maskelerin pandeminin pik yatığı günlerde 100 Dolar’a kadar alıcı bulduğuna şahit oldum. Şehir geneli sosyal mesafe kurallarını ihlal etmek $1500 gibi bir para cezası ile sonuçlanıyordu. Bu esnada tüm dünyada karantina başlamış yaprak kımıldamıyordu. İçimizdeki fırıncı çıktı, ekmekler yaptı. Eski dizileri baştan seyrettik, izlediğimiz filmleri farklı yönlerine bakarak yeniden izledik. Evde, güvende kaldık…
Göz açıp kapayıncaya kadar yaz geçti, kötü günler geride kaldı ama aldığımız önlemler hala devam ediyor. Günde yaklaşık iki bin kişi ölürken, pandemi merkezi olan hastanelerin korona çadırlarını, içerideki koşuşturmaları görmek çok üzücüydü. Dünyanın merkezi Times Square’in bomboş görüntülerini çekmek, Central Parkta yardım hastanesinin çadırının kurulmasını görmek çok ilginç bir deneyimdi. Hastalık o kadar yayıldı ki ABD hükümeti pasifikte bulunan dünyanın en büyük yüzen hastanesini buraya getirdi!
Karantina sürecinde burada da ibadethaneler, berberler, cafeler ve diğer ihtiyaç dükkanları kapalıydı ama kimse açılsın diye baskı yapmadı, berberini gizli gizli yerlerde tıraşa zorlamadı! Market ve berberleri açarak ekonominin döneceğine inanmak üçüncü dünya ülkelerinin hatta şehir devletlerinin inanacağı masallardır!
Karantina günlerini hepimiz yaşadık, gelişen teknoloji sayesinde uzaklar artık çok yakın. Öğrenciliğim sırasında değil arkadaşlarınızla görüşmek ülke geneli havadisleri bile alamıyordunuz. Bugün dışarıda gittiğiniz bir cafeden, görüntülü telefon ile istediğiniz kişiyi istediğiniz yerde bulur, hatta ana haber bültenini canlı izlersiniz! Benim buradan gördüğüm Türkiye’nin bir koronavirüs sorunu olmadığı. Olanı yok farz ederek daha ne kadar yol alınacak açıkçası bilemiyorum. Amerika genelinde bu davranışları sergileyen, maske takmayan ve “Böyle bir hastalık yok! Bu tamamen uydurma!” diyen Trump seçmenleri size tanıdık geliyor mu? Plajlarda, eğlence mekanlarında birbirinin üzerinde dans eden, sosyal mesafe gözetmeksizin maskesiz olanlar, çok korkunç! New York için eğlence mekanları hala kapalı, kafe ve restoranlar iç mekanda servis yapamıyorlar, dışarıdaki masalar, varsa bahçe yada paket servis ile çalışıyorlar. Parklarda bile sosyal mesafe halkalarını ihlal etmeden oturuyor insanlar. Maske takmadan markete girmeniz yasak.
Amerika’dan şimdilik bu kadar! Bu ilkyazımda geçtiğimiz ayların bir özetini ve haftanın gündemini yaparak hepimizin karşı olduğu bu virüs ile hayatımızda neler değiştiğinin kısa bir özetini yapmak istedim. Ne olacak bilinmez, dünyanın merkezinde her türlü güncel haberler ile karşınızda olabilmek dileği ile hoşça kalın…