
Amerika’dan…
Adam Kaybetti!
ABD tarihinin en çekişmeli seçimlerinden birine tanık olup onun bir parçası olmaktan çok mutluyum. Aileden siyasetçi bir ailenin içinde, Pozantı kongresinde Atatürk’ü ağırlamaktan tutun Adana’yı Fransızlardan teslim alan komitenin içinde olan ve tarihin belirli anlarında Türkiye için karşılık beklemeden çalışan aile büyüklerimin hikayeleri ile büyüdüm. Ben ailenin siyaset yapmamış kuşağıyım. Adana’da yaşadığım dönemlerde teklifler aldım ama yer ve zaman benim görüşüme göre uygun değildi.
Günler sürerdi seçimler, oyların sayılması onların verilerin toplanması, sabahtan ertesi güne kadar devam eder “kırsal kesimden gelecek” oylar, balkanlardan beklenen soğuk hava dalgası gibi gözler yolda beklenirdi. Sonrasında seçim yasakları kalktıktan 15 dakika sonra kazananın belli olduğu, insanların kırsal kesimden gelen oylar yerine takip ettikleri dizilerdeki entrikaları takip ettiği günler geldi. Sonra Muharrem İnce ile içimize bir umut doğdu. Her ne kadar onun hikayesinin daha okuyamadığımız metinleri olduğunu düşünsem de, koşa koşa konsolosluğa ona oy vermeye gittim. Amerika’dan Türkiye’deki seçimleri takip edecek 15. dakikada sunucuların yüzlerinden kazananı kaybedeni anlayacağız diye düşünüyordum pek öyle olmadı ve son tahvilde “adam kazandı” ile ideolojik umutlarımızı başka seçimlere kaldı.
Peki, bunların Amerika’daki seçimle ne ilgisi var?
2016’da Hillary’nin Trump’a karşı yarıştığı seçimler için bir arkadaşımızın evinde toplandık, üç kamyon tekerleği büyüklüğünde pizza söyledik ve televizyonun karşısına geçtik. Trump beklenilen şekilde geriden geliyordu, favori de değildi. O kadar favori değildi ki seçimleri New York’taki kulelerinde izliyordu. Buna karşılık Hillary’nin 200 kişilik davetli listesi bulunan kutlama partisi için son hazırlıklar yapılıyordu. Yarım saat sonra beklenmeyen oldu ve Hillary’nin seçimi kaybettiği kesinleşti ve biz de daha ilk dilimini ısıramadığımız pizzamızla kala kaldık.
2016’nın sürpriz kazananı, koronaya yakalanmasına rağmen fırtına gibi girdi seçim çalışmalarına! “Düşünebiliyor musunuz? Amerikan tarihinin en kötü başkan adayını karşıma çıkarıyorlar. Kaybedersem çok gülerim, ama kaybedeceğimi hiç düşünmüyorum! Büyük kazanacağım, hatta içlerinden geçeğim!” diyerek bitirdi mitinglerini.
Seçimlerden çok önce Joe’nun katıldığı bir toplantıya katılmıştım. O zaman korona yoktu ve Biden partisinin aday adaylarından biriydi! Kazanacağına inanıyordu, hatta canlı yayında “oyunuzu bana verin beyaz saraydaki manyağın kıçına tekmeyi beraber vuralım!” diyerek toplantıyı bitirdi. İkisi de birbirine bu tarz yüklendi ama ikisi de birbirine dava açmadı. Program ceza almadı, kanal kapanmadı, programcılar yayınlarına olağan seyrinde devam ettiler.
Biden Amerikan tarihinin en çok oy alarak seçilen başkanı oldu! Trump birkaç eyalette sonuçlara itiraz etti, bu süreç işlemeye devam ediyor. Peki, seçimlerde ne oldu?
Öncelikle Başkan Trump ilk olarak, “Seçimi kazanmadık içinden geçtik” dedi bu esnada Florida’yı kazanarak öne geçti daha sonra “oylarımı çalıyorlar” dedi. Biden tarafı sakin ve sessizdi, gerek sosyal medyada gerekse yaptığı basın açıklamalarında “Sakin olun, nefes alın, kazanan taraf biz olacağız” diyerek ortamı yatıştırmaya gayret etti. Başkanın antipatik olmasının en büyük nedenlerden biri de toplumu germesi, ayrıştırması, yaftalaması ve her daim kendini haklı göstermesi. Bir örnekle durumu izah etmek gerekirse; kendi yaptığı sağlık reformunu şu şekilde açıkladı “Obama zihniyetiyle yapılmıştı, hata doluydu düzelttik!” Türkiye ABD arasında yaşanan gerginlik için “Obama döneminde yapıldığından sıkıntılıydı, ben sorunları çözdüm!” diyerek açıkladı. Her türlü sıkıntıda “Obama zihniyeti” diyerek işin içinden sıyrılması, ırkçılık olaylarında KKK (ku klux klan)’a yakın durması vb. gibi bir sürü olayları, korona ile mücadele edememesi onu antipatik kılmaya yetti. Düşünsenize bir gün kalktı ve “Ben İsrail’in başkentini Kudüs olarak tayin ettim” diyerek elçiliğini oraya taşıdı!
Dört yılın sonunda Amerikalıların seçimden sonraki yorumu şöyle oldu: “Dört yılın sonunda demokrasimizi faşizmden, ülkemizi tiranlıktan kurtardık! Mutluyuz…” oldu.
Peki, ne olacak?
Seçimi kazandığı için şu an “seçilmiş başkan” sıfatı ile gezen Biden’ın görevi yemin töreninde başlayacak. Fakat yemin törenine kadar Amerikan başkanıymışçasına bu göreve hazırlanacak. Her gün düzenli bilgilendirme toplantıları olacak ve tüm kurumlar ile görüşecek. Bu sırada kabinesini belirleyecek ve icraatlarını yapmak için gerekli icraatlarını yapacak.
Biden-Harris ikilisinin kazanmasının ardından verilen birlik mesajlarını kendi adıma çok olumlu buldum. Zira tansiyon yükselten, ortamı geren söylevler ve insanlar toplumu geriyor. “Sen, ben yok Amerika var!” gibi bir slogan ile ayrıştırılmış Amerikan toplumunu birleştirmeye ve yaralarını sarmaya alışıyorlar. Amerika’da centilmenlik ve devlet geleneği olarak başkanlığı bırakacak kişi halefine telefon ederek tebrik eder. Hatta aynı partiye mensup Bush Ailesinden eski başkanlardan GW Bush, Başkanı arayarak “Meseleyi uzatmadan tebriğini yap!” uyarısında bulundu.
Başkan Trump hala bir tebrik telefonu etmediği gibi beyaz saraydan çıkmayacağını, seçimi kazanacağını, her şeyin bitmediğini belirterek seçilmiş başkanın statüsü gereği bilgi almasına da izin vermedi.
Neler olacağını bekleyip göreceğiz!
Seçimlerden sonraki kutlamalar o kadar medeni ve olaysız geçti ki! Şarkılar, danslar kutlamalar ile bahardan kalma bir günü yaşadık. Kimse “koyduk mu?” demedi, kutlama yapanların üzerinde pala ile saldırmadı. Trafoya kedi kaçmadı, oylar çalınmadı, mükerrer oy kullanılmadı, ölülere oy kullandırılmadı, bir dairede 43 Meksikalı devşirme Amerikalı seçmen yoktu.
Oylar taranarak sisteme giriliyor ve oy kullananların imzaları sistemdekiler ile karşılaştırılıp oy verenin oyunun güvenliği son dakikaya kadar korunuyor. Hatta oy pusulasında hata olanlara telefon ile ulaşıp oylamada yaptığı hatayı düzeltmesi için geri çağırdıkları dahi oluyor.
Amerika’dan şimdilik bu kadar! ilk defa desteklediğim bir kişi girdiği yarışı kazandı. Gündem bu hafta seçimlerdi. Haftaya, kaybeden kaşanan kesinleştiğinde dünyanın merkezindeki güncel haberler ile karşınızda olabilmek dileği ile hoşça kalın…
Hikmet SAVATLI