
Amerika’dan…
Başkan Trump itiraf etti!
“Şubat ayında Koronavirüsün ölümcül olduğunu biliyordum ama önemsemedim!”
Washington Post gazetesinden Bob Woodward ile yaptığı röportajda sarf ettiği bu cümleler gazetecinin 9 Eylül tarihli tanıtımı yapılan kitabın en konuşulan kısmı oldu! Başkan her ne kadar “İnsanları paniğe sürüklemek istemedim” dese de sınırları daha erken kapatsa ölümlerin ve hastalığın bu kadar etkili olamayacağı kendisine verilen brifing de açıkça belirtilmişti…
Bununla paralel Twitter Birleşik Devletler Başkanının yalan ve yanlış bilgiler içerdiği gerekçisi ile twitlerinin bir kısmını sildi, bir kısmını da güvensiz ibaresi ile paylaştı.
Seçimlere 63 gün kala Başkan Trump’ın rakibi ABD Eski Başkan yardımcısı Biden kampanyasını Koronavirüs ve Sağlık sistemi üzerine kuruyor. Bu yeni gelişmeler ışığında rakibine epey yükleneceği belli. Bunu ilerleyen günlerde göreceğiz. Şu an Başkan Trump “Seçim öncesi aşı müjdesi vereceğim!” derken Biden, çözüm bulunamaması durumda ülkeyi kapatmaktan söz ediyor.
Okullar Açılmalı mı Açılmamalı mı?
Koronavirüs tüm şiddetiyle devam ederken, New York eyaleti okulları açma konusunda hala kararsız. Amerika Birleşik Devletleri Öğretmenler Birliği Federasyonu Başkanı Andi WEINGARTEN, geçtiğimiz hafta birlik adına yaptığı protestoda okulların açılmasının son derece riskli ve hatalı olduğunu bir kere daha vurgulayarak; “Bürokrasi, demokrasi yada her ne ise! Ülkenin en geniş öğretim ağını açmamalı ve çocuklarımızı korumalıyız!”diyerek bitirdi. Bildiğiniz üzere geçtiğimiz pazartesi Amerika genelinde tüm okullar açılmış fakat New York Eyaleti için açılış 21 Eylül’e ertelenmişti.
New York Eyaleti, genelinde okula gideceklere sunulan iki seçeneği sizlere daha önce anlatmıştım. Bu süreç içerisinde yaklaşık her okulda internet üzerinden katılım yapan bir sınıf oluşturulacağı ve sınıf öğretmenlerinin de internet üzerinden onlarla ilgileneceği bilgisini aldım. Bu noktada tekrar yazmakta fayda görüyorum. Eyalet Eğitim Müdürlüğü alt kurumları ve onların alt kurumları velilere gelene kadar bölge senatörleri, vekiller ve yetkilileri ile toplanarak karşılıklı görüş ve istiarelerle bu noktalara geldik.
Peki, okula gitmeyenler için nasıl bir yöntem izlenecek?
New York Eyaletinde öğrenciler sabah 8.20’de okulda olmak zorundadırlar. Hastalık öncesinde kapılar sabah 8 itibarı ile açılır, isteyen çocuklar yemekhanede kahvaltı eder ve daha sonra sınıflarına giderdi. Yuva, anaokulunda veliler çocuklarını sınıflarının kapısına kadar götürebiliyor. Birinci sınıfta ise okulun kapısından girip güvenliğin oradan kendi sınıfına kadar kendi kendine gidebilmesi gerekiyor. Evet, New York’da tüm okullarda güvenlik var. Özel güvenlik değil, polis…
Yeni kurallar gereği veliler sosyal mesafe kurallarına uyarak okulun kapısında sıra olmak zorundalar! Sınıfların mevcudunun yarı yarıya düşürüldüğünü, sıraların ve dahi tüm önlemlerin hastalığa göre alındığını belirteyim. Hastalığın başlangıcından beri eyalet çoğu okulun klima sistemine ventilasyon ilavesi yaparak sınıfların klimatolojisini hastalığa göre ayarladı. Çocuklar maskeleri ile okula girdiklerinde ateşleri ölçülecek, dezenfekte edilecek yeni maskeleri ile sınıflarına gidecek lakin veliler içeri giremeyecek. Bu arada çocukların Covid19 testi yaptırması bir gereklilik. Belirli zamanlarda rast gele yapılacak testlerde olası bir “pozitif” vaka gelmesi durumunda öğretmen dahil tüm sınıf karantinaya alınacak.
Biz aile olarak çocuğumuzu okula göndermenin tehlikeli olduğunu düşündüğümüz için uzaktan eğitim yöntemini seçtik. Her ne kadar bizim okulumuzda çoğu önlem alınmış olsa dahi, NYC genelinde zorunluluklarını tam olarak yerine getirememiş okullar var. Bu vesile ile Öğretmenler Federasyonu Birliği okulların açılmamasının doğru olacağı yönünde görüş beyan ediyor.
Okulların ülke genelinde açılması ile birlikte 3 Eylül itibarıyla, Amerikan Çocuk Sağlığı Akademisi ve Çocuk Hastaneleri Birliği’nin açıklamasına göre 513 bin çocuk Koronavirüse yakalandı! CNN International’ın haberine göre geçtiğimiz iki hafta boyunca yapılan alışmalara göre virüse yakalanan çocukların oranı %16 oranında arttı.
***
Irkçılık eylemleri devam ediyor…
ABD henüz George Floyd’un öldürülmesinin ardından yaşanan olaylar henüz durulmamışken yeni bir cinayetle sarsıldı! Kurban 41 yaşındaki Daniel Prude, ırkçı polisler tarafından çırılçıplak soyulmuş, elleri arkasından bağlanarak kafasına poşet geçirilerek kafasına bastırılarak hunharca öldürülmüştü! Her ne kadar bu olay, Floyd’un öldürülmesinden önce olduysa da sosyal medyaya yeni düşen görüntüler ortalığı ayağa kaldırmaya yetti.
Cinayetin ardından polislerin, Prude’un kendilerine tükürdüğünü virüs nedeni ile korktuklarını ve gözaltına direndiği için bu şekilde davrandıklarını söylediler. Bu cinayet için Times Squarede bir araya gelerek durumu protesto etmek isteyen kalabalığın üzerine aracını süren Trump destekçisi olduğu tespit edilen bir kişi hala yakalanamadı.
Bu ırkçılık meselesi oldukça sürecek zira bu ABD’nin hassas olduğu bir konu! Kölecilik ve bunun getirdiği siyahi nefret bazı insanları “ari ırk” gibi fantezi düşüncelere sevk etmiş haldeyken işin ironik tarafı bu kişilerin aşırı dinci olmaları. Bu insanların anlayamadığı yada anlamak istemediği dili, dini, ırkı, ülkesi, dini ne olursa olsun tüm insanların eşit olduğudur. Kişi ister sakız ağacına tapar, ister Viking tanrılarına inanır, isterse de hiçbir şeye inanmaz! Önemli olan ten rengi değil düşünceleridir!
Ne diyor Mevlana?
“Kardeşim sen düşünceden ibaretsin… Geriye kalan et ve kemiksin. Gül düşünürsen gülistan olursun, Diken düşünürsen dikenlik olursun.”
***
New York eskisi kadar güvenli mi?
Irkçılık olayları bu kadar tırmanırken, Demokrat Partinin yönettiği eyaletlerde polis fonlamasında kesintiye gidilmesi bir takım sıkıntılara sebep oldu! Eyalet valisi Cuomo yaklaşık 1 milyar dolar kesinti yapacağı polis teşkilatı çözümü vardiyaları düşürmekte buldu!
Diğer bir yandan salgının başlaması ile bölgede yaşayan evsizler, şehrin genelindeki 63 otele Belediye Başkanı de Blasio tarafından yerleştrilmişti! Bu durum benim de içinde bulunduğum bir takım sivil toplum kuruluşları tarafından protesto edilmişti! Evsizlerin kaldığı otel ücretleri belediye tarafından ödeniyor olması bir yana evsizlerin kendi ortamları olmayan bölgeerde huzuru bozmaları, mahalle sakinleri tarafından hoş karşılanmıyordu. Dört yıldır yaşadığım midtown’da (Hells Kitchen) ilk defa bu kadar evsizle karşı karşıya geliyorum. Açıkçası bundan rahatsızlık duyuyorum. Yürüyüşe, işe giderken, dönerken karanlığın içerisinde bir çift göz! Ya bir ateş ister, ya ot içiyordur, ya sarhoştur, yada bağıtıyrdur! Hastalığın olduğu sosyal mesafe, maske vs… gibi önlemler hala son noktada uygulanıyor, market alışverişinde, öksüren, hasta gibi görünen biri olsa dahi kafamızda sorular olduğu halde bu insanların mahalle sakinleri için tehlikeli olmadığını söylemek aptallık olur!
Geçen gün New York City’de Upper East Side) gündüz saatlerinde tren bekleyen bir kadına yapılan tecavüz girişimi başkanı bu insanları otellerden çıkararak izole bir alanda sosyal mesafe uygulayabilecekleri bir alan aramaya itti. Basın bürosundan yapılan açıklamaya göre yer değiştirme 20 eylül’e kadar yapılmış olacak.
Hal böyleyken, polis kuvvetlerinin fonlamasından kısılması, kent sakinlerinin huzurunun kısılmasıyla eş değer gibi görünüyor. Belediye Eski Başkanı Giuliani göreve geldiğinde (1994) New York mafyası ve suç oranı ile ülkenin en yüksek istatisklerine sahip şehriydi! Bu düşünün Central Park’a akşam 9 dan sonra bir polisin tek başına girmeye cesaret edemediği günler! İzmirden örneklemek gerekirse polisin fuar alanına gecvec 9dan sonra giremediğini, tüm faili meçhulların oradan çıktığını. Guiliani radikal ve sert önlemlerle bu şehri dünyanın en temiz ve suç oranı düşk şehri yaptı ve o günlerden bu günlere New York en güvenli oldu. Eğer Başkan de Blasio bunu da bozarsa kendisinin bir sonraki dönemi göremeyeceği çok net!
Amerika’dan şimdilik bu kadar! Gündemi üç ana başlıkta toplamak istedim. Haftaya, dünyanın merkezinde her türlü güncel haberler ile karşınızda olabilmek dileği ile hoşça kalın…
Hikmet SAVATLI