Nisan 2015

Yüzme

Hikmet Savatlı - 3 Nisan 2015

Bazen bir of çekiyorum. Karşıki dağlar sallanıyor, derdim bana koşar adım geri geliyor! Evrenin derinliklerine sesleniyorum -“kimse var mııııııııı?” derinlerden bir cevap geliyor (burada yokuz s**tir giiiit) -“kimse var mıııııı?” ve anlıyorum ki bu koskoca evrende bir ben ve yanımda dostum yalnızlığım var. Sallıyorum külliyesini, Rabbini, Muhammedini, kitabını, gelmişini geçmişini ve karşıki dağlar bana geri geliyor. Baktığım bu gökyüzü ve dahi beni sarıp içine alan …

Continue reading

İlk ve son adım…

Hikmet Savatlı - 3 Nisan 2015

-ilk adımlarını şurada atmıştı, uzun uzun baka kaldığı yatak odasının ucundaki sehpahayı göstererek ellerini bıraktı ve bana doğru geldi. Yolun yarısında sendeleyerek düşer gibi oldu, kollarını havaya kaldırarak: -nne dedi ve sustu kadın. Gözlerinden ince bir damla yaş döküldü. Suratını yırtarcasına hızlıca yanağından boynuna süzüldü. Bir elinde tuttuğu minik tsirtü sıkıca, bırakmak istemezcesine tutuyordu. Dizinin üzerinde avucu yukarı bakan elini yüzüne götürerek yanağındaki yaşı yüzüne …

Continue reading

Zaman sadece birazcık zaman…

Hikmet Savatlı - 3 Nisan 2015

  Gece geç bitip sabah erken başlayan günlerden. Yeni güne bismillah diyerek uyanırken dileriz ki bu gün “dün”lerden daha güzel olsun. O sebeple uyandığımızda gün aydın deriz! Aydınlık günler dileriz birbirimizin karanlık dünyalarına. Ah Kronos ne vardı doğmasaydın demeyiz! Sümerlere, Mısırlılara, Yunanlara ve Romalılara sövmeyiz! Atasözlerimiz bile zamanın geçmesinden yanadır! Sakla samanı gelir zamanı… Sabreden derviş, muradına ermiş! (ki ben bunun sabretmekten gebermiş olanını severim;)) …

Continue reading

Rüyalar gerçek olsa…

Hikmet Savatlı - 1 Nisan 2015

01.04.2015 tarihinde www,citymersin.com da yayınlanan yazım Bu köşe yazarı olma işini tuttum ben. Uzun zamandır da kafamda geçen bir roman yazma fikrim var. Hatta yazdığım çoğu hikayeyi film gibi düşünürüm. Kendime göre üfürükten hayat verdiğim kahramanların ekrandaki görüntülerine bakarım. Hani işin fantezisine kaçmak gerekirse yazdığım roman, yada hikaye film olacaksa Luc Besson gibi bir duayen tarafından filme alınmasını isterim. Sonuçta hayal bu adı sanı belli …

Continue reading

Ekmek arası ölüm…

Hikmet Savatlı - 1 Nisan 2015

Ekmek yaşamak için, ölüm insanın bedeni için… Ruh ve düşüncelerle anılarda yaşanılarak sonsuz olunur! Ekmek derdinde gidiyordu bi gün, (24 Ocak 1993) Uğur öldü… Ekmek peşine gidiyordu, bi gün,(8 Ocak 1996) Metin öldü… Ekmek yemeye gidiyordu, bi gün (19 Ocak 2007) Hrant öldü… Ekmek almaya gidiyordu o gün, (11 Mart 2014) Berkin öldü… Ekmek kazanmaya gidiyordu bu gün, (31 Mart 2015) Selim öldü… Yer mühim …

Continue reading

Nisan’da Adana

Hikmet Savatlı - 1 Nisan 2015

Neden bilmiyorum içimde dinmek bilmeyen bir açlık oluştu. Aslında aç gözlü değilim ama sanirim gözüm aç! Peki ruhum bu işe ne diyor? Yemekten kalkarken sanki biraz daha fazla yeseydim diye kalıkıyorum, öğle yemeğinden kalkarken acaba akşam ne yiyeceğim diye düşünür oldum. Ruhum ne yapsın garip; peynir ekmek veya kaz ciğerinden aynı oranla mutlu! Bir restoranda yemek halindeyken başka biri, bir yerde yediği birşeyi anlatırken karnım …

Continue reading