
Sisli bir sabah yürüyüşe çıkmıştım sabah 6.30 civarı. Göremediğim denizin dalga sesleri martı seslerine karışıyor. Öyle güçlü bağırıyor ki martı trafik sesini bastırıyor adeta. Egzoz dumanı soluyorum, tuzlu deniz kokusuna karışık. Sis ancak iki adım önümü görmeme müsaade ederken başımın üzerinde martıların kanat çırpışlarını hissedebiliyordum. Bir anda karşıdan üç gölge belirdi. Adam iyi giyimli kahverengi takım elbisesi, yeleği, fötr şapkası ve kıyafetine uygun şekilde taşıdığı bastonu ile gayet uyumlu giyinmişti. Elindeki altın yüzüğü ve yanan sigarası ile günün keyfini çıkaracağa benziyordu. Yanında son derece şık, güzel bir kadın vardı. Hafifçe toplu, papyonu ile Sezer İnanoğlu’nun canlandırdığı Sezercik karakterine benzeyen, esmer oğlunun elinden tutarken.
“Sisli! Yine gelelim İzmir’e Sadık çok sevdi burayı.” Deyiverdi kadın…
Ve üçü birden sis’in içinde kayboldu…
ve uyandım.
Evet, sis hayatın fotomontajıdır! Hayatın ta kendisidir. Hayat koşuşturmasında göremezsin sana göstermek istemediğini… Bir noktada seni kesmiştir, karşılaşmışsınızdır! Ya çok küçüksündür veya oralı olmamışsındır. Belki de hiç vaktin yoktur.
Akıl oyunlarıdır, sis içindeki gölgeler, kimi korkularındır yüzleşmek istemediğin. Korkunç değil midir Amerikan filmlerinde sisli sahnelerden çıkarak bizi korkutan karakterler? Ve onlar değilimdir OHAL bölgesinde bile olsan yasak dinlemeden kâbuslarına girenler?
İşte o korku yitirme korkusudur kimi zaman! Kİmine Anne kokusudur, Kimine baba hasretidir, dayı’mın özlemidir, nenemdir, dedemdir!
Baba olduktan sonra anlayacaksın beni diyordu babam (ki hala diyor, sen bide büyünce gör diyor;)) bazı duygular yeni yeni filizleniyor. Oğlum bilinç dışı olsa dahi bana sarılınca o kadar mutlu oluyorum ki. Ve bu his/mutluluk beni düşünmeye sevk ediyor.
Ben babama en son ne zaman sarıldım? Veya onu sevdiğimi söyledim?
Çünkü bir şeyleri/birilerini kaybettikten sonra duyguyu karşılıklı yaşayamazsınız ve bu duygu ruhunuzda derin yaralar açar. Hayat Koşuşturması demeyin, vaktim yok demeyin, uzakta iseniz bir telefon edin. yanındaysanız kocaman bir sarılın. ruhunuzun buna ihtiyacı var.
Mezar taşları sarılmak için ölüm gibi soğuktur…
Hikâyede bahsi geçen adam, dedem Mehmet Sisli (1985) Kadın, nenem Zekiye Sisli (2013) çocuk, canım dayım Sadık Sisli (2010) nur içinde huzurla uyuyun. Ben sizi böyle hayal ediyorum
Hikmet SAVATLI