mersin

Cehaletten Kurtulma Sanatı (CKS 100)

Hikmet Savatlı - 15 Mart 2016

Havaalanında 10 dakika geçirerek ülkenin, daha doğrusu evdeki %50 diye bahsi geçen kitleyi anlamak için yeterli! Şimdi burada yanlış anlaşılma olmasın siyasi bir Propaganda ya da sosyal mesaj verme niyeti ve düşüncesi içinde değilim! Biliyorum ki, bu ülkenin siyaseti ideoloji için değil cep doldurmak için yapılıyor. Arada bir iki tane dürüst is yapmak isteyen adam çıkarsa ya öldürülüyor ya da pasifize edilerek kenara alınıyor. 36 …

Continue reading

Turunç…

Hikmet Savatlı - 8 Mart 2016

Biz Adanalılar turuncun kıymetini biliriz. Tabi memleketin içinde bulunduğu koşullar bu soruyu “nasıl bilirdiniz?” Sorusu ile değiştirmeye doğru koşar adım gidiyor. Reçelinden salatasına, ağacından şehrin sokaklarına her daim hayatımızın içinde turunç var. Sokak arası top bulamayan ve onun yerine turunç ile top oynamayan çocuk var mı Adana’da? Bahçeli evlerin olduğu dönemlerde turunç ağaçların kurulan salıncak ile sallandı zamane çocukları. Yetmedi bir ova anaç yaptı üzerinden para …

Continue reading

Eziğin Ağıdı

Hikmet Savatlı - 5 Mart 2016

Bu işte bir yalnızlık var, Kırık olmalı ellerin, Kör mü oldu kabin? Kalk haydi yattığın yerden… Sensizliği ben geçe, Son bir fırt alıp kendimden, Usulca kapatıyorum gözlerimi. Biraz yana kay yattığın yerde… Issız bir gecede, Kimsesiz bir rüyada, Çocukluğum gibi sarılsam! Huzurla uyu yattığın yerde… Hikmet SAVATLI | The Wisdom

Continue reading

Keşke hayat sosyal medya kadar basit olabilse…

Hikmet Savatlı - 24 Şubat 2016

Yakın-uzak pek çok insanın birbirini takip ettiği bir zaman akışında hayatın gerçekleri olduğu gibi bir arada akıyor. Kahkaha dolu bir anı, sonra bir ameliyat, kayıp aranıyor, memleket elden gidiyor, bir gazete kupürü, doğum ve ölüm… Parmağının tek hareketi ile karmaşık yaşamlar arasında istediğin gibi gezebilir, yorum yapıp beğenebilirsin. Sen ne anlatmak istersen, dinleyen/okuyan/beğenen mühim olmadan paylaşım yapabiliyorsun. Bakış açısı sana kalmış ister hislenerek, ister hasetlenerek! …

Continue reading

Sevgisizlik ayrılıktan daha zor

Hikmet Savatlı - 12 Şubat 2016

Sevgisizlik ayrılıktan daha zor, Biliyorum… Ömür boyu sürecek bir şarkıydın sen ve senin ümüğünü sıktılar! Şubat ayındayız, yılbaşından bu yana; mevsimler, vitrinler ve hayatlar değişti. İnsan doğası gereği her sabah aynı dünyaya farklı düşünceler ve gündemler ile uyanıyor. Yarın yaparım dediğin her işi yapma günüdür “o gün”. İnsan sabah rutinlerinin haricinde bir etken olmadan otomatik olarak işler. Uyanırsın, üzerine bir şeyler giyersin, tuvalete gidersin ve …

Continue reading

Çay koydum, Gel…

Hikmet Savatlı - 6 Şubat 2016

Ne güzel bir davettir. Değişik şekillerde demlenir, farklı tatlar içerir ama bu coğrafyada çay tek bir amaç için yapılır. Dostluk için… Her esnafın dükkanın açtıktan sonra yaptığı ilk iş çay demlemektir. Yanına bir simit, biraz ekmek peynir, olursa poğaça tadından yenmez. Konu konuyu açarken bardaklar dolar dolar boşalır. Aman fazla demli olmasın çarpıntı yapar. Duymuş ve yaşamışsındır; “buyurun bir çayımızı için” ile başlayan küçük yerlerde …

Continue reading

Bir varmış bir yokmuş…

Hikmet Savatlı - 21 Ocak 2016

Bir var oluş bir yok oluş, işte hayatın özü budur. Abrakadabra gibi bir yok etme ya da var etme sözcüğü yoktur hayatın. Çocukluktan alıştırıldık bir varmış bir yokmuş ile uyutulmaya. Hep gökten düşecek üç elmayı bekledik, kim bilir kimler muratlarına erecek ve biz onların kerevetine çıkacaktık. Bir nevi masalda bahsi geçen sihirli olayların neticesinde mutluluğu yakalayan kişilerin mutluluğu ile gerdeğe girme hevesimizdir. Başkasının mutluluğu ile …

Continue reading

35 yaşında ihtiyar bir çocuk ruhum

Hikmet Savatlı - 11 Ocak 2016

Sokakta yürüyorum, ellerim ceplerimde. Hava sıkıntılı, yağmur yağdı yağacak. İleride gürleyen bulutlar görüyorum. Görsen bulutlar benden yüklü. Birden bir şimşek patlayıveriyor, aralardan görünen güneş görünmez olurken bulutların rengi kurşuni gümüşten siyaha doğru dönüyor. Yağmur yağdı yağacak; rüzgar, o tarafa gitmemi istemezmişcesine yerden aldığı kurumuş yaprakları üzerime savurup yürümemi engelliyor! Aldırmıyorum… Aklımda tek bir şey var yağmurun altında sessizce yürümek. Saçlarımın arasına giren ilk damladan, kafatasıma …

Continue reading

Savaş ve Adana

Hikmet Savatlı - 5 Ocak 2016

O güne kadar savaş nedir bilmez on yaşındaki halim. Savaşlara dair bildiğimiz ve bize öğretilen tek şey “Onlar yenilince biz de yenilmiş sayıldık” klişesiydi! İki dünya savaşı yaşamış, yıkılanlar yıkılmadan önceki hallerine dönerken tek dönemeyen nedense hep biz olmuşuz. Açgözlülük ve kişisel güç hırsından muzdarip ayaklar; iki yüklü nöron elektriğini atacak diye kilometrelerce yürümüş, harap olmuş, telef olmuş… Türkiye bir savaşa gitmiş, ötekine girmemiş. Girmemiş …

Continue reading

İnsanlar

Hikmet Savatlı - 12 Kasım 2015

Seveni yandırırlar, insanı kandırırlar, gülerler! Meleği andırırlar ve yine de seni kandırırlar! İnsanları anlamak, insanları tanımak… Öylesine zor! Arabesk mi? Olabilir! Belki Flamenko’dur? Kim bilir? Ufukta doğan güneş bu sabah doğacak mı? Kim bilir… Ne kadar çok insan tanıyorsan o kadar karakter var diye mi düşünüyorsun? Aslında ben onları grupluyorum. Çok sık yer değiştirdim, bu suretle çok insan gördüm. Farklı arkadaş gruplarım oldu. Karakterler ve …

Continue reading