
Nedir bu insanların kendini dev aynasında görerek dünyanın sahibi olduklarını sanma duygusu? Oldum olası, kendini büyük ya da olduğundan farklı göstermenin sana ve ya karşındakine ne faydası olduğunu anlamadım.
Kör ölür badem gözlü olur, kel ölür sırma saçlı olur!
Kendini kaybetmiştik yaşayan toplumumuzda bir an bile olsa “sen benim kim olduğumu biliyor musun?” ile başlayan karşılıklı kimlik tespit etme çabası süre dursun. Hayat kendisini dev aynasında görecek ve o ego ile yaşanılacak bir yer değildir!
Sirkte bulunan aynaları düşünmek gerekir aslında… Olmayanı var gösteren ve bir süre içerisinde bu görüntüye inanma ile onu hayatının gerçeği sanma olgusu sence nedir?
Zaman zaman öz güven fazlası insanlar bu aynaya bakarlar ve hindi gibi kabararak “işte ben” diye kasım kasım kasılırlar. Hâlbuki kazın ayağı öyle değildir!
Sirkteki aynalardan evdeki aynalara gelelim. Kişinin aynaya bakması ve orada kendi yansımasını görmesi ve bu süreçte kendi fiziksel yansımasını incelemesi an meselesidir. Sivilcelerine bakar, tipine bakar, saçına bakar. Kendine güzellik katacak unsurları hayata geçirir, ya da kimisi gibi her beyaz saçını, dertli geçen yılların yüzüne attığı çentikleri saklamaya çalışır.
Benim bahsettiğim aynalar, ne sirkte ne de senin benim evimde asılı. Kişinin beyninde asılı durur “dev” aynaları. Hayattaki edinilmişlikleri ve egoları ile bakar kişi bu ayna. Ayna ayna söyle bana diye başlayan replikle başlayıp aynanın “kabaramazsın kel Fatma annen güzel sen çirkin” demesi ve kişinin kabarmaya başlaması ile devam eder.
İşin sonunda kişi olmadığı bir insana dönüşmek sureti ile yanında ve yönündekileri bezdirici hareketler silsilesi ile kendinden yıldırma eğilimine girecektir. Bunu her canlı tadacaktır. Çünkü yaşadığımız toplumda ne yazık ki, “kim” olduğunun önemi çok büyüktür. Ben şunu yaptım, ben bunu yaptım, ben, ben, ben, ben…
Kimi cebindeki parasının ardından dallanıp budaklanırken, bazısı yaptıkları işlerle yeşillenir!
“Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”
Kim olduğun önemli değil ki canım kardeşim, ne olduğun önemli! Kalbindeki temizlik oranının oksijen üstündeki temizliğine bakmak gerekiyor. Yüreğinin güzelliği önemli benim için, kendini en saf halinle ortaya koyarak yaşam yolundaki yürüyüşün önemli. Sen kendinin kim olduğunu bilmiyorsan bana neden soruyorsun?
Sen benim kim olduğumu biliyor musun egosunu bu güne kadar hiç sarf etmedim. Ben kendimi biliyorum ve başkalarından kim olduğumu öğrenmeye hiç niyetim yok!
Beynindeki “dev” aynalarını sök. Ben sana inanıyorum, kendini bilen insanın zihninde yarattığını, ete kemiğe büründürülmüş kalıba yayabilirsen ruhunun güzelliği ortaya çıkacaktır. Ben hep öyle yaptım… Ve aslında hep bana söylediler sen onun kim olduğunu biliyor musun diye! Cevabı çok basitti aslında o da benim gibi bir insandı oysa ve onun kimlik sorgusunu benim üzerimden yapmaya çalışmak çıkmaz sokak gibiydi.
Her canlı bulunduğu konumun, cebindeki paranın, yaşadığı hayatın esiri olacaktır. Üzerinde taşıdığın marka sen değilsin, cebindeki paranın değeri senin değerini yansıtmaz, oturduğun koltuk senin gücüne eşdeğer değildir. Gün gelir, cebindeki para, üzerinde oturduğun koltuk ve bedenini örten o markalar uçup giderse ortaya yine sen kalacaksın.
Makam, para ve de hayat geçici. Bu sebepten dev aynalarında kendini görmeyi bırak, kendini bil!
Eline bir çekiç ve bir keski alarak fazlalıklarından arındır benliğini, her yol çatında biraz daha yont kendini ta ki, yaşam süren sonlanıncaya kadar. O gün insanlar kendini yontarak ortaya koyduğun şahesere bakarak senin “ne” olduğunu bilecekler…
Hikmet SAVATLI | The Wisdom