Bahar! Sen mi geldin?

Hikmet Savatlı - 3 Mart 2015

Fazlalıklarından kurtul

Hikmet Savatlı - 3 Mart 2015

Bakış açısı

Hikmet Savatlı - 3 Mart 2015

Hikayeler bize verilen hali ile neden “mutlu son” ile biter?

Eğer hayattan bir kesit, hikaye ile alınmak istese, hayatı anlatabilmek adına neden “mutlu son” kullanılır?
Peki, hayat sence “mutlu son” mudur?
Tavşan ile kaplumbağa hikayesini ele alalım istersen. Bize neleri öğütlüyor?
Tavşan gibi aylaklık etme, yavaş ve emin adımlar ile hedefe git! Karga ile tilki hikayesinde ise dalkavukların gazına gelmemeyi öğütler.
Hep tek boyutlu değil mi? verilen öğüt hayata dair, alman gereken dersi dolandırarak mağdur üzerinden verilen mesaj ile “mutlu son” a bağlanıyor.
Şöyle bir hikayelerimi karıştırdım, hani kendi kendime bir öz eleştiri yapmak adına. Hani vereceğim mesaj ne olmalı diye yazmamışım hiç. Alt beyinciğe çalışmamışım yani.
Hollywood sağ olsun bizlere hep bir “mutlu son” vermiş. Biz de bunu benimseyerek hayata dair hep umutla bakmışız. Kabul ediyorum insanın içinde hep bir umut olmalı… ama konu hayat ise, görünen ve yaşanılan olayların ışığında “umut” biraz eksik kalıyor.
Umutsuz biri değilim kesinlikle, hayata dair benimde içimde yanan cılız bir umut ışığı var. Bir zamanlar Secret diye bir şey vardı. sen umacağın kadar umacak, ölümüne isteyecek evrene bu yönlü mesaj verecek ve evren sana o istediğini bir şekilde sunacak.
Bu hayatındaki bir çok şek gibi kandırmaca bir olaydır. Kanımca ben neler istiyorum ama bu güne kadar pek bi olduğunu görmedim.
Anlatılan hikayelerde kişi kendini hep esas oğlan/kız ile bir görür. Ben hiç kendini kötü adam ile benzerlikler gösteren insan tanımadım.
Bu bağlamda dünyada kötü insan yok gibi görünüyor değil mi?
Peki o tavşan yada karga sen olsaydın?
Darth Vader tutkumun sebebi belki biraz bu! Yıldız savaşları serisinin ikinci üçlemesinde kaybetse ve “cumhuriyet” çökse de ilk üçlemeyi ayrı tutarım. Burada bir insanın manipülasyon ile nasıl kötü olabileceği çok güzel anlatılıyor.
Hikayelerdeki karakterler arasında bir bağlantı kurmak gerekirse hepsinin benzer özellikleri var. Süpermen, James bond, örümcek adam… Hepsi sonda kötü adamı yener ve dünyayı kurtarırlar.
Kaplumbağa gibi hedefe emin adımlarla ilerlediğin zaman süper ajan yada kahraman olmana gerek yoktur denir, bu da yıldız savaşlarındaki “güç senin içinde” söylemi ile perçinlenir.
Tamam güç senin içinde de, kötü adam armut mu topluyor! onda bir numara yok mu?
İronik olmakla birlikte “gücü” ne amaçla kullandığın seni iyi yada kötü yapar.
Umut bizleri hayata asan askıdır, bu yitirdiğimizde rüzgarla savrularak bir yerlere gideriz ve olaylar gelişir.
Batman mi? Joker mi? desen ben Joker derim!
“mutlu son” satanlar bana hep umut taciri gibi gelir! İnsanın buna ihtiyacı var, kendilerine umut vadedecek bir güce hep sığınmışlığımızdan, bir şeylere inanma isteğimizden kaynaklanır bu eksikliğimiz.
Avrupa sineması daha realist olduğu için “mutlu son” satmaz. Çünkü çizgi olarak belirli bir seviyenin üzerindeler, Amerikan sineması için “bir umuttur yaşatan insanı”.
Her filmde “bak bu sen olabilirsin” diye başlar, hani klasik bahçeli ev köpek vs… ama adam diğer yandan dünyayı kurtarıyor.
Hikayeler gerçekten bir kesit olsaydı sonunda ölüm olmazdı!
McBeth bu dünyada Kral olmuşken McDuff “iyi insan” olduğu için krallığı Duncan’ın oğlu Malcom’a verir…
Ölen ile ölünmüyor, kral öldü yaşasın yeni kral…
İşte gerçek hikaye budur!
Hayat devam her zaman devam eder sonunda kazanan ne iyi ne de kötüdür!
“mutlu son” sadece bakış açına bağlıdır.

Hikmet SAVATLI