Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı sanırım yine katılımcılara mutluluk veriyor. Peki, alan razı veren razı mı? Tantanası, hazırlığı ve heyecanını bir kenara bırakalım.

Öncelikle ben Adana’da yaşamıyorum ama memleketim ile ilgili haberleri yakından takip etmeye gayret ediyorum. Dışarıdan bakan bir göz ile ne görüyorum en samimi şekilde bunu anlatmak istiyorum.

Esnaf adeta karnavalı iple çekiyor. Adana bir cazibe merkezi olmadığı için bu şehre bu kadar insan toplayabilmek büyük başarı bunu kabul edelim. Karnavaldan başka Adana dışında yaşayanlar için “Dünya Rakı Günü” ayrı bir başarı. Her ne kadar bu sene yasaklansa korsan olarak adı değiştirilse yine insanlar sözleşmesi gibi Büyük Saat sokaklarında rakısının, kebabının ve ciğerinin keyfine baktı.

İki şehir aktivitesini kıyaslarsan ikisi de amacına ulaşıyor ama rakı festivali bir adım önde. Neden mi? Şöyle izah edeyim rakı içip kebap yiyorsun; amacı eylem ile uyuşuyor…

Dönelim portakal çiçeğine

Üç gün sürüyor bu sene biraz profesyonelleşmiş bir havaları vardı ama okuduğum ve izlediğim kadarıyla yine aynı tas, aynı hamam.

Peki neydi beni rahatsız eden? Adım başı bir davul ve zurnacı oluşu mu? Adamamızın genco delğanlılarının (delikanlılarının) “şüş bahkele şooraya gidek mi?” Diye doğal ortamındaki Zebra sürüsü gibi gezmeleri mi? Kargaşası mı? Hengâmesi mi? Plansızlığı mı? Sanırım hepsi…

Dahası da var, teyzem elinde bulunan dantellerine portakal ve çiçeğini nakışlayıp satıyor. Yan ablam tezgahta üzerinde portakal ve çiçeği olan tabaklar satılıyor, yemek standları açılmış, Şinasi Efendide herkes kelle paça mekanlar ful ve ötesi…

Kortejdi, konserdi, kutlamaydı, tantanaydı son sistem! Peki, bunlar ne için? Şehri tanıtmak ve ulusal basında Adliye haberlerinden başka bir haber ile anılmak için.

Sponsorlara baktım sözde “uluslararası” karnavalın.www.nisandaadanada.com adresinde sen de bulabilirsin. Orada sponsorların yerel ve ulusal olduğunu sen de göreceksin. İncirlikten çıkan üç Amerikalının katılımı ile Format ulusaldan uluslararasına çıkıyorsa ne güzel.

Geçelim bu göz boyamaları Atatürk Caddesi ve Ziyapaşa arasında ve iki ara sokakta, istasyon meydanına kadar olan alan insanların yaşam alanları üç gün iptal! Evin varsa evine gidemiyorsun, gece gürültüden oturamıyorsun. Tamam, huysuz ihtiyarlık yapmayalım ama bu iş için kapatın merkez parkı sabaha kadar Rave yapın isterseniz…

Portakal çiçeğinin önemi

Adına karnaval düzenlenen çiçeğin ağaçlardan yolunarak taç yapılması bence son derece ironiktir! Karnavalın kuruluş amacı insanların bu güzel çiçeğin kokusunu almaları ve “limonata” gibi olan havanın keyfinin çıkarılmasıdır.

Peki, anladık çiçek, koku keyif… Benim de eskiden üyesi olduğum turunçgil yetiştiricileri Derneği yeni adı ile ADATÜB’ün de Sponsor olduğu bu festivalde bir narenciye standı olmaması son derece absürt. Arpa/Buğday festivali yaparsın bira dağıtırken anlarım ama bu portakal çiçeği! Oysa narenciye likörü bile kabulüm…

Kültür Bakanlığı karnavalın ana sponsoru ama ne yazık ki kültür bakanının daha önceden yapılmış Maraş programı olduğundan dolayı karnavala katılamadığı yazısı yayınlandı. Bence bu durum karnavalın ne denli önemsendiğinin açık bir göstergesidir.

Geçenlerde İzmir’de yapılan uluslararası gastronomi kongresinde Adana Partner katılımcıydı. Çukurova Üniversitesinden doç. M. Cihan Yavuz’un Kalkınma, Turizm ve Gastronomi destinasyonu markası olarak Adana oturumuna katıldım. Keşke katılmayıp hiç bir şey duymasaydım. Akademik bir sunum ötesinde ben üç arkadaşım ile daha kapsamlı bir sohbet yapabilirdim.

Sunum Adana için gastronomik bir geziyi kapsıyor. Üç günlük gezi programının çoğu mersinde geçiyor. Bilenler için instagramda kendi çapımda bir “gourmand” olarak yemek ile ilgili deneyimlerimi paylaşıyorum. Konuşmayı dinledikçe fenalaştım, bu yüzüme yansıdı ve yanımda bulunan Türkiye Aşçılar Federasyonu Direktörü Şef Emrah Köksal Sezgin ile sohbete başladık. Benim Adanalı olduğumu duyunca neden anlatamıyor acaba sizin ne güzellikleriniz var oysa dedi…

Kendi adıma utandım, sordukları sorular cevapsız kalınca daha da üzüldüm. Konuşmanın sonunda “vallahi bizim çok güzel tatlılarımız var ben kendim bunların Fransız şarapları ile çok güzel gideceğine inanıyorum ve istiyorum ki gelsinler bunu eşleşmeleri yapsınlar” dedi ve bende şalter attı. Konuşmadan esnasında konuşmadan sonra yanına gidip nasıl katkı verebilirim sorusunu soracakken bu andan sonra kahve sohbetine soğan doğramanın bir anlamı olmayacağını hissettim.

Kongrenin Partner şehri Adana istemeye istemeye annesinin zorla oyun oynasın diye tanımadığı çocukların yanına götürdüğü yalnız çocuk gibiydi. Bizden ziyade Antep anasponsor olmanın her avantajını yaptığı tanıtım ve lobi ile ortaya koydu.

Yıllardır bu şehir neden geriliyor diye tartışır her yapılan işe bir kulp takar ve beğenmeyerek sonlandırırız.

Yaptın mı? Yaptım…

Adana altın koza! Yemin ediyorum vizyon fakiri insanların organizasyonu…

Portakal Çiçeği Karnavalı bence rant işine dönüşüyor ve amacından uzaklaşıyor…

Dünya Rakı Günü bence en başarılı olan organizasyon…

Çiçek dalında güzeldir kardeşim, tamam kokusu ve havası güzeldir ama çiçekten olma meyve kutsaldır. Çiçek baharın ve dolayısı ile meyvenin habercisidir. Türkiye’nin narenciye üretiminin %46 sını sağlayan Adana’da bodrum mandalinası suyu, çeşme limonu kolonyasını görüp ağaçtan yolduğum çiçekle kafama taç yapıp gezmem ben! Biz üreticilerin tüm gayesi, umudu, özlemi, uğraşı bu çiçek üstünedir. Amacı güzel olan bu karnavalın sonu kötüye gidiyor, demedi deme.

Enginar ve Ot festivalleri yapılır ve burada kazananlar üreticiler olur, Portakal çiçeği festivalinde kazanan kim oluyor sence?

Özetle Adana işi karnaval körler sağırlar birbirini ağrılar…

Hikmet SAVATLI | The Wisdom

(Saçma bir yorumu kesmek amacı ile resim benim bahçemden)