Reina

Hikmet Savatlı - 6 Ocak 2017

Benden Haberler

Hikmet Savatlı - 6 Ocak 2017

Özlem

Hikmet Savatlı - 6 Ocak 2017

Ne diyeyim ki? Hayır, ne yazayım?

Köşe yazarı değilim ama bir yerlerden başkasının düşüncesini buradan paylaşmak huyum değil. Kendi akıl süzgecimden geçirip sonuç çıkarmadığım düşünceleri paylaşmam ben. Öncelikle kendimi ortaya koymam gerekir.

Her bombanın ardından, her “terör” olayının ardından “şehirlere bombalar yapardı her gece” yazısı yazdım ben. Dedim ya köşe yazarı değilim ama blogum var, yazı yazdığım site ve dergiler var.

İçimde tutamıyorum, paylaşmazsam olmuyor bu acılar dayanılmaz oluyor. Korkuyorum ben bu ülkede… ölmekten değil beni yanlış anlamayın, hepimiz bir gün öleceğiz. Ölmesine öleceğiz de şans eseri yaşadığımız bu ülkede ecel ile huzur içinde ölmek istiyorum ben!

Hani bir klişe var “siz her 10 kasımda varlığım Türk varlığına armağan olsun dediğimizde şaka yapıyoruz mu sandınız?” Diye. Hayır yapmıyoruz! Her spor müsabakasında “ölmeye ölmeye geldik” diyerek şaka yapıyorduk biz lakin o bile gerçek oldu…

Başka ülkeler ölümsüzlüğü mü buldu? Hayır, bulmadı ama huzurla ölümleri var. Bir Norveç’linin bizim gibi dertleri var mı? “Terör” adına tek dertleri trafikte ekstrem bir şekilde araba kullanan bir sürücü veya bekledikleri bir sırada kaynak olması. Biz beleş hayatlar yaşayan insanlarız, spor müsabakasına gider ölürüz, çarşıya gider ölürüz, ötele gider yanarız yada sadece ordan geçiyoruzdur. İşin komik tarafı “Niyazi” mertebesi oldu “şehadet” mertebesi.

Güvenlik…

Çok önemli, iş yerlerimizin iş sağlığı güvenlik uzmanları var. Tabelalar ile unuttukları şeyleri hatırlatıyor, hayatlarını koruyoruz. “Yassah hemşerim” diyoruz. Bunu yapamazsın… baret takmalısınız, maske takmalısınız kendinizi korumalısınız.

İş yerinde böyle, peki hayatta? Her şey göstermelik, her şey var mı var üzerine kurulu bir sistem içerisinde yaşıyoruz. Örnek vereyim, Ankara’da askerlik yaptım ben, görevi muhafız olan bir er olarak. Araçlar ile bir yerden bir yere giderken yanımıza silah verirlerdi. Biz Sahil Givenlik askerleri olarak teröristlerce kullanılan, ele geçirilmiş silahların yeniden kazanılması gerekçesi ile kalaşnikof kullanırdık. (Evet Ankara’da Sahil Güvenlik büyük paradoks ) bir silahlara mermi verilmezdi, neden diye sorduğumda “memleketin göbeğinde çatışma mı olur ulan” derlerdi, ikincisi çatışma olursa çatılmaya girmekten kaçının denirdi. Bir noktada kabul ederim, altı ay askerlik yapacak ve 27 gün eğitim yapıp eline iki defa silah alıp ne yapacaksın o ayrı konu. Madem öyle bir durum var, profesyönel bir asker koyarsın o da gerekeni yapar. O çocukları boy hedefi yapmanın ne alemi var ki?

Trafikte iki kornalı çatışma sonucunda önünü kesip sopa ile tabanca ile arabadan inen insanlar var bu ülkede! “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” Diye bilinmeyen bir GBT sorgusu ile inen kimyası bozulmuş insanlar ile solu bir ülkeyiz. Her yerde bu böyle, Adana’da da böyle, izmirde de böyle, İstanbul’da da…

Gece kulübünde insan ölür, patlamada insan ölür hayatlar biter ama biz bitmeyiz denmez! Oh iyi oldu denmez! Kemalist olan her şeye karşı olan kimseler var, okullarımıza gidiyorlar, üzerinde resmi olan paraları harcıyor/biriktiriyor ve bu dili konuşuyorlar. Yazık size yazık…

Belki bizim sistemimiz hepten hatalı, bizde esas olan devletin bekasıdır, insanlar ölebilir oysa insandır devleti kuran, onu yaşatan, yücelten…

Kurtuluş savaşında siperlerde Allah için dua eden, başka din, etnik kökeni olan ve amacı sadece bu ülkeyi kurtarmak isteyen insanlar boşuna mı öldüler? Sağ sol çatışmasında, gezide bağımsızlık uğruna canlarını vermiş herkes boşuna ölmüş demektir.

İşi bilip işe gitmeyen, yurdum insanı biraz okuyun lütfen, Tanrı’nın sizlere bahşettiği öğrenme yeteneğini düşünme organınızı kullanın biraz. Sokaklarda, meydanlarda, klavye başımda değil içinizde hissedin bunu. Benliğinize alın, davranışlarınızda uygulayın be bunu kendiniz için yapın başkası için değil.

İnsan olabilmenin erdemlerini yaşayın…

Hayatın kaos olarak yaşandığı ülkelerin mezarlıkları gecekondu mezarlığı gibi oluyor hiç farkettiniz mi? Üst üste hep…

Bir yazımda Sultanahmet’te bomba patlamış onu yazmışım altına “Diyarbakır’da her gün bomba patlıyor bilmem ne çocuğu onu niye yazmıyorsun !” Diye yorumlar yapan kimselere de söylüyorum.

Fethi Sekin kahramanca bizler için öldü, oysa arkasını dönebilir iki çocuğuna gidebilirdi, gidemedi…

Geleceğimizin teminatı çocuklarımızın yarın bu ülkeyi yöneteceğini unutmayın eğitim evde başlar; ateşe bir odun daha diyerek değil, iyi ve faydalı bireyler yetiştirin!

Böyle olmadığı takdirde sonuç kardan adama saldıran kadın gibi olur…

Huzur içinde beraberce yaşayabileceğimiz bir toplum özlemi ile özgür bir kuş gibi yaşayacağımız günler diliyorum…

Hikmet Savatlı