
Hanımefendiler beyefendiler, bedeninizin ayarı ile oynamayınız. Eliniz ayağınız tutmak istemiyor, gözünüz bir yastık bir çarşaf arıyorsa. Hafta sonunun yorgunluğu üzerinize çökmüşse günlük sıkıntılardan anlaşılacağı üzere bugün günlerden Pazartesi bir başka değilse sendromdur!
Hadi ona Türk insanının tüm misafirperverlik duyguları ve sıcaklığı ile merhaba diyelim! “ulan ben senin gibi sendromun, gelmişini geçmişini….!” Hayır! Hayır, öyle değil. “Ooo Pazartesi’ciğim, sen mi geldin başımın gözümün üstünde yerin var gel buyur” gibisinden. Zaten öyle olmasaydı, bu yorgunluk, bu uyuşukluk nereden gelir ki? Başımı kaldıramıyorum, gözümü açamıyorum ya hastayım ya pazartesiyim! Acaba kimim hadi bakalım bil… diyerek arkadan gözlerimizi kapatan şakacı gün.
Sabah kahvesini dene, süt koyma, sert olsun! Kafein iyi gelir aslında. Bi de sıkısından kahvaltı hazırla kendine. Bak reçel ye reçel iyidir. Vaktin varsa yumurta kırabilirsin kendine? Dolapta her şey var. Lütfen çekinme bak ne de olsa ev de dolap da senin. İstersen ekmeklikte cumartesiden kalma bayat ekmek var, köşesine iki kaşar sıkıştırıp, yolda işe gelene kadar keçiboynuzu gibi kemirip durabilirsin! Olmazsa iş yerine yakın fırın, pastane, simitçi filan varsa oralardan bir şeyler alıp günün ilk çayını, uyanmaya çalışarak günün çoğunu geçirdiğin iş yerinde yapabilirsin.
Pazartesi bir müzik aleti olsa ne olurdu acaba?
Bana göre klarnet olurdu, hafta sonu şen şakrak melodiler basan eğlenen, eğlendiren o alet, pazartesi olunca öyle bir solo yapar ki kanımca sendromun ötesinde bi noktaya gidersin.
Aslında garibin hiç mi hakkı yok? tamam sabahtan beri vurup duruyoruz yok sendrom, yok perişanlık vs… Bir de kendimize sormak lazım, sence Pazartesi haftanın günlerinden hangisi ile yer değiştirmek isterdi? İsterdi ama yapamazdı, bir kere en başta Salı bu işe taş koyardı!
Neden mi?
E sen rejime pazartesi başlayacaksın, yeni işine pazartesi başlayacaksın, ne yapılacaksa pazartesi hemen başlayacaksın! E bırakır mı Salı? Bence hazır değil bu kadar sorumluluğunu almaya.
Salıda da, çok içip dağıttığın bir sabah arkanı toplamaya gelen bir arkadaş yakınlığı bulmuşumdur hep. Pazartesi den arda kalanları toplayıp seni haftaya motive ederken, hadi bakalım Çarşamba seni bekler der. Boşuna dememişler Salı sallanır diye, seni kendine getirmek için bundan iyi bir gün olabilir mi?
Çarşamba günü yüzün gülüyordur, öncelikle haftanın iki günü devirmiş, önünde hafta sonuna iki günün kalmıştır. Hani yarısı yaz yarısı kış gibi. Haylazdır, bi kere şakacıdır, bazı okullar Çarşamba yarım gündür ve benim o günü sevmemin en büyük sebebi budur. Çarşambanın çarşafa dolanmasının sebebi ise eğer kendini erkenden hafta sonu moduna sokarsan, çarşafa dolanacağının bilgisini sana vermek için uydurulmuş bir tekerlemedir. Bak deneyelim istersen?
Bu gün Çarşamba ooh ne rahat nereyse hafta sonu, yarın sabah biraz daha fazla yatabilirim. Dedin ve küt! Perşembe suratında patladı… İşte o patlama senin perişanlığına yol açar! Perşembe perişanlıktır, çalışan kesim için hafta sonuna bir kalmıştır ve daha kötüsü Cuma değildir. Perşembe Su Parklarındaki hızlı kaydırak gibidir, rüzgar gibi geçti bana göre bu gün çekilmiştir.
Geldik cumaya…
Öncelikle mübarek gün değil mi? Nasılsınız inşallah? Maşallah Cumanız hayırlara vesile olsun! Akşam mesai bitiyor ve iki günlük hafta sonu maratonu başlıyor olacak. Hafta içinin sıkıştırılmış bütün programları Cuma gecesinden başlayarak yapılmaya başlanacak. Ve işin en ironik tarafı. Amaaaan kalsın Pazartesi hallederiz denerek önümüzdeki üç gün boyunca hiçbir iş yapılmayacak! Ne mübarek gün sorumluluğunu bile alıyor insanın…
Cumartesi ve pazarın yüzünü bile göremiyoruz zaten. Sanırım Pazar günü bir tek bana basıyor, öğle saatlerinde akşam 10 dedin mi ne pil kalıyor ne şarj…
Hadi bakalım iyi hafta sonları demeden önce, sen Pazartesi olsaydın, kendini hangi günle değiştirirdin?
Hikmet SAVATLI |The Wisdom