Luna

Hikmet Savatlı - 17 Eylül 2012

Aforizma

Hikmet Savatlı - 17 Eylül 2012

Smyrna ve Kuş

Hikmet Savatlı - 17 Eylül 2012

Güne neşe ile başlamanın çeşitli yolları vardır. Ben uyandığım anda bahçeye çıkarak çekebildiğim kadar havayı ciğerlerime çekmeyi seviyorum. Daha sonra bahçeyi şöyle bir kolaçan ettikten sonra direk kendimi duşa atıyorum. Çok seviyorum ben evimi, bahçemi hayatımı. İsterseniz bana Polyanna diyebilirsiniz, öyle olmasam dahi hayata olumlu taraflarından bakmayı her zaman sevmişimdir…

Büyük sayılmasa da çok küçük olmayan bir bahçemiz var en azından çocuklar hafta sonları burada arkadaşları ile futbol oynayabiliyorlar. Herkesin zevkine hitap eden harikulade dekore edilmiş çok kullanışlı bir alan. Hemen mutfağın önüne doğru evvelki sene yapılan tahtaların üzerinde tahta bir masa var. İnanılmaz Pazar brunchları, neşeli şarkılı türkülü yemekler, bir bakıma fiziki şekilde dost meclisi diye tanımlanabilecek bir yer burası. Mumluklar, bahçe takımı hatta köpeğimiz Mocha’nın hiç kullanmadığı kulübesi harikulade bir uyum içerisinde adeta birbirlerini tamamlıyorlardı. İnanır mısınız kendi kendine suyunu tazeleyen kuşlar için bir kuş havuzu bile bulunuyordu. Evin daha önceki sakinlerinden kalmış olmalıydı kuş havuzu, biz taşındığımızda vardı, iki sene kadar önceki depremde çatladığı için yenisi ile değiştirildi. Bence daha güzel oldu gece içerisinden çıkan ışıkla birlikte hem görüntüsü hem de kullanımı bana göre daha hoş oldu.

Duşumu aldıktan sonra aile fertlerinin bir bir uyanmasını beklerim, daha bugüne kadar benden erken uyanan olmadı. Belki ben sabah güneşin doğuşu ile uyanmayı, sabah çimler üzerindeki o çiğ tanelerini, evin içindeki, o yataktan ilk çıkıştaki soğuğu onlardan biraz daha fazla seviyorumdur? Sonuçta kimse soğuk bir eve uyanmak istemez, ama ben nede olsa ailemizin evi soğuk da olsa duvarlara sinen evin içerisindeki anılarla ısınan bir ev olabileceğine her zaman inanırım. Ne de olsa çocukların soğuk eve uyanmaları hastalanmalarına yol açabilir bu konuda hassas davranmak ve önceden ısıtıcıyı çalıştırmak doğru olan bence.

Çocukların uyanmaları genelde problemli oluyor hafta içi yatağa yapıştırıcı ile yapıştırılmış, adeta yatağın birer parçasıymışçasına içinden çıkmak istemeyen çocuklar, okul olmadığı zamanlarda sabah erkenden annelerinin ya da kendi yataklarının üzerinde saatlerce zıplayarak başlıyorlar güne… Ben hiç yatakta zıplayamadım bilemiyorum ve anlayamıyorum, çocuklar neden yatakları üzerinde zıplamaktan zevk alır? Her nedense onarı gülerken ve mutluluk içinde görünce benimde ister istemez yüzümde bir gülümseme oluşuyor, bırakıyorum sorgulamayı, nasıl mutlularsa öyle devam etsinler hayatları hep gülerek geçsin diye temenni etmekle geçiyor. Zaman zaman anneleri de onlara katılıyor, birlikte kahkahalarla dolu oyunlar oynuyorlar. Bense onları izleyerek mutlu oluyorum, çünkü bu zıplamanın ardından nefis bir hava olduğu için bahçede çocukları ile sabah sporu yapacağız. Bu süre içerisinde biz sporu bitirene kadar anneli onlara her günkü gibi muhteşem bir kahvaltı hazırlayacak. Tahminime göre inanılmaz yaptığı kurabiyeleri tabaklarına konulan her şeyi yemeleri karşılığı rüşvet olarak onlara sunacak.

Bu kurabiyeler cennetten damlalar gibidir, kimseye tarif verdiğini hatırlamıyorum, zaman zaman sepet içerisinde götürdüğü oldu ama sanırım bazı şeylerin onunla anılmasını istiyor e bence en doğal hakkı. O mis gibi kokusu kentin en uzak köşesinden bile adeta duyulur, kuş uçuşu diye tabir edilen en uzak mesafeden bile duyulan bu nefis koku evden uzakta bile olsan seni taciz etmeye yeter. Kanımca o kurabiyedir ev kokusu, sevgi kokusu, çocuklardır, anneleridir ve hatta Mocha’dır. Bir kurabiye nasıl bu kadar çağırışım yapabilir ki? Bütünlüğü sağlayan harç sevgi ise bir kurabiye bu etkiyi yapabilir ben bundan eminim. Sabah sporunun ortalarında açık kalan sürgü kapının arkasından soğuması için vantilatörün önüne konulan kurabiyelerin nefis kokusu, baharın kendini göstermesiyle sararmış yaprakların arasından bizim burunlarımıza doğru geliyordu. Bu aynı zamanda kahvaltının hazır olduğu anlamına geliyordu. Çocuklar ‘yeter baba çok acıktık’ demeye başlamışlarken bu koku öğle teneffüsünde çalan yemek zili etkisi bırakmıştı üzerimizde. Ama daha önce sofraya oturmadan ellerimizi yıkamamız gerekiyordu. Koşarak ellerini yıkayan çocuklar birbirlerine yardım etmeyi ilk bu sayede öğrenmişlerdi. Sabah yapılan kurabiyelerin, omletin, portakal suyunun kokuları birbirine karışmıştı. Sevgi ile hazırlanan bu kahvaltı aile fertlerinin de sofraya oturması ile adeta atan bir kalp görünümünü almıştı. İşte gerçek mutluluk buydu, sevgi ile kesilerek bu omletin içine konan brokoliydi, bu enfes kurabiye içerisindeki çikolata parçacığıydı.

Dediğim gibi ben uyandığım anda bahçeye çıkarak çekebildiğim kadar havayı ciğerlerime çekmeyi seviyorum, çünkü bu bahçe bana aşkı, sevgiyi, birlikteliği öğretiyor. Çıplak ayaklarım ile elimden geldiğince sessiz bir şekilde ağacın yanından kuş havuzunun yanına ilerliyorum, onları daha yakından izleyebilmek için. Derken küçük Smyrna ile göz göze geliyoruz her zamanki gibi, hiç konuşmamıza gerek kalmadan anlaşıyoruz. Başını sallayarak annesinin yaptığı o enfes kurabiyeyi kırıntılarına ayırarak, yan tarafına bırakıyor.

-İzmir: ‘Anne Smyrna var ya! Söyleyeyim mi?’ Smyrna kardeşinin beni gördüğünü ve kurabiyeyi benim için yanına gizlice parçalayarak koyduğunu görmüştü.

Sus!’ işareti yaptı kardeşine anne ve babasına çaktırmadan güzel Smyrna. Benim için çok kolay bir kanat çırpması mesafede, ama Bebek İzmir’i korkutmak istemiyordum. Belki bana daha hazır değillerdi ama bu noktadan sonra artık masaya konmalı ve kendimi onlara tanıtmalıydım!

Ayşın: ‘Hikmet! Kuş!

Hikmet: ‘evet aşkım kuş?’

İzmir: ‘anne, o kuş var yaa! Smyrna’nın Kuşu adı da…’

Smyrna: ‘evet benim kuşum ama istersen hepimizin kuşu olabilir di mi anne?’

Hikmet: ‘Smyrna’cığım, Adı ne kızım peki bu kuşun?’

Smyrna: ‘Muhittin! BabaJ’!

Sanki Perde denmiş ve ben gösteriye çıkmıştım bir reverans sergiledim masanın üzerinde zıplarken Mocha’nın havlamaları ile korkup ağaçtaki evime gittim. Benim için çok güzel ağaçtan bir ev yapılmıştı. Ondan sonraki her sabah Küçük Smyrna benim için bahçeye biraz kurabiye bırakır, ben ise her sabah onu penceresinden uyandırmaya çalışırdım. Geçen gün üçümüz birlikte yorgunluktan bayılıncaya kadar yatakta zıpladık. Her ne kadar Mocha sonradan gelip yatağın ortasına yattıysa da anladım ki; karşılık beklemeden sevgi ile yapılan her iş sonunda yüzümüzü gülümsetiyor, bizi mutlu kılıyormuş…

-S O N-

Hikmet SAVATLI | The Wisdom