hikmetsavatli

Adana Sokak Gastronomisi

Hikmet Savatlı - 17 Nisan 2017

Herkese merhabalar, Türk Mutfağı dediklerinde şüphesiz Adana yemekleri ilk akla gelen yemeklerden olacaktır. Sizlere, bu yazıda Adana’mızın sokak gastronomisinden bahsedeceğim. Hepinizin bildiği gibi memleketimizde yemekler tutku ile yapılır ve en ince detayına kadar programlanır. Sabah kahvaltısında öğle, öğle yemeğinde akşam yemeği düşünüp programlayan bizler iflah olmaz birer yemek müdavimiyiz. Tabi homini gırtlak yemek yemenin gurmelikle değil pisboğazlık ile alakalı olduğunu bir kere daha dile getirmek …

Continue reading

Özlem

Hikmet Savatlı - 6 Ocak 2017

Ne diyeyim ki? Hayır, ne yazayım? Köşe yazarı değilim ama bir yerlerden başkasının düşüncesini buradan paylaşmak huyum değil. Kendi akıl süzgecimden geçirip sonuç çıkarmadığım düşünceleri paylaşmam ben. Öncelikle kendimi ortaya koymam gerekir. Her bombanın ardından, her “terör” olayının ardından “şehirlere bombalar yapardı her gece” yazısı yazdım ben. Dedim ya köşe yazarı değilim ama blogum var, yazı yazdığım site ve dergiler var. İçimde tutamıyorum, paylaşmazsam olmuyor …

Continue reading

Reina

Hikmet Savatlı - 1 Ocak 2017

Yazdım Sildim Yazdım Sildim Uzadı çok uzadı… Terör ile yaşamayı öğrenmeye çalışan TC Vatandaşı rutini, Özet: Bilet al, Kırmızı don giy, Rakı iç, Şıkır şıkır ol, Gecelere çık, Öl… Üniversite kazan, Sınavlardan çık, Taksiye bin, Şıkır şıkır ol, Eğlenceye gideme, Öl… Asker ol, Eğitimlere git, Çarşı’yı bekle, Şıkır şıkır ol, Otobüse bin, Öl… Memur ol, İşe git, Üç kuruş, Kıt kanaat, Eve giderken, Öl… Berkin …

Continue reading

Giden birinin ardından ne söylenebilir?

Hikmet Savatlı - 20 Eylül 2016

  Arkasını dönüp kapıyı, evi yıkarcasına çarparak çıkandan değil, bu dünyadan sessizce başka bir yerlere giden biri için ne söylenir? Belki yazarsam okursun satır aralarında, bir fotoğrafı yırtarcasına, gözle görülen iki, kalpte trilyonlara bölünen insanları…   Onlardan bahsederken “di/dı” takısını bir müddet kullanamıyor insan. Beyninin kabullenemediğini ruh sindiremiyor ki! İsyan etsen ne fayda, ağlasan ne fayda… Hayat bu kendi seyrinde akmaya, yanında sen dahil birini …

Continue reading

Çok geç

Hikmet Savatlı - 13 Eylül 2016

  Sen gözyaşlarına rakı koydun mu hiç? Ben koydum… Nasıl tuzlu geldi biliyor musun? Açık yaraya basar gibi… İnsan boğuluyor rakı şişesinde, Solungacına solungacına basmıştır oysa. Bir yandan hıçkırık Bir yandan su, Bir yandan tuz… Elbet sırt üstü döneceğim, Tuzlarım dökülecek, Kamburum, Boğazımdaki düğümler gibi çözülecek. Anlarsın beni belki, Aranızda insan olanınız varsa… Ama nerde? O bile bodrumda karaya vurdu! Bazen dönülmez bir akşamın ufkundasındır, …

Continue reading

Yazmak…

Hikmet Savatlı - 19 Temmuz 2016

  Düşüncelerini, aforizma denizlerindeki fırtınalardan kurtararak kelimelere dönüştürmek. Üstünde yaşadığımız topraklarda gündem yazmak, yazabilmek… Yazdığın yazıyı bitirdiğin anda değişen bir gündem olduğunu düşündüğünde yapılması bir o kadar zor bir iş. Hikaye yazmaya, dört yıldır bitiremediğim kitabıma geri döneyim diyorum ama kafam hap başka bir yönde. At gözlüğü lazım belkide benim gibi insanlara. Kafa toplayabilmek ve suya sabuna dokunmayan yazılar yazmak, benim için kolay olsa da …

Continue reading

Hayat

Hikmet Savatlı - 12 Temmuz 2016

Bir nefes ile başlar Bir nefes ile biter Almaya başlarsın Alacak yer kalmadı mı? Herşey yeni başlar Sonrası mi? Yemek Oyun Belki kahkaha Bir nefes ile başlar Bir nefes ile biter Vermeye başlarsın İçinde kalmadı mı ? Bitti geçti gitti Sonrası mi? Helva Gözyaşı Belki kahkaha — Keşke hep “Güle Güle” git deseler, “hoşça” değil kalan da kahkahalar ile kalsa… Hikmet Savatlı | The Wisdom

Continue reading

Ay Işığına Tutulmak

Hikmet Savatlı - 9 Temmuz 2016

  Tut ki ellerime dikenler batmış, Korkma, Ben senin ellerini kalbimle tutuyorum… Tut ki gözlerime perdeler inmiş, Korkma, Ben seni gözlerim olmadan da görüyorum… Tut ki kalbim durdu, Aklımdasın, Tut ki aklım gitti, Ruhumdasın, Tut ki öldüm! Yine de korkma; Sen hep beni tut… Güneş olsam da tut, Denizde tuz olsam da tut, Çiçekte polen olsam da tut… Hikmet SAVATLI | The Wisdom  

Continue reading

Varlıktan Yokluğa

Hikmet Savatlı - 9 Temmuz 2016

  Bir kutuda dualarla uyansam, Etrafımda tüm sevenlerim, Tutsa buruş kırış ellerimden, Evlatlarım, torunlarım… Birileri elime bir baston verse, Yavaş ama kararlı adımlarla bir hayrata gitsem. Gelse yaşlı bedenimin ardından, Evlatlarım, torunlarım, arkadaşlarım… Yüzümü yıkasam, Sonra bir duş alsam camide… Hep beraber eve gitsek. Oturup hep beraber üzülsek… Gözlerim seni arasa? Zaman geçse… Yine birlikte üzüldüğümüz bir gün, Gözlerimizin yaşı ile, Bir caminin avlusundaki kutudan, …

Continue reading

Güneşimden Kaç

Hikmet Savatlı - 28 Haziran 2016

Tatil yorgunluğu, ramazan, Avrupa şampiyonası ve sıcaklar derken kendimi en sonunda zorla bilgisayarın başına oturttum. Yazmam gereken onca yazı varken, rahat ol en güzel yazı daha yazmadığın diye kendimi telkin etmem aranın açılmasına daha da yol açtı. Elif Key, çık içimden! Yazılarımı derleyip bir kitaba dönüştürme isteği bir kenara, yazmak istediğim kitabı üç yıldır hala yazamamış olmam canımı sıkmaya başladı. Oysa geçen masamı temizlerken “gerilim” …

Continue reading