Karnaval Seyahatnamesi

Hikmet Savatlı - 9 Nisan 2015

Bir teneke Kına…

Hikmet Savatlı - 9 Nisan 2015

Sadık Sisli Anısına…

Hikmet Savatlı - 9 Nisan 2015

Bugün sana Dayımı anlatacağım…

Ben anlatacağım, ben ağlayacağım ve sen beni dinleyeceksin! Her çocuğun bir “Dayı”sı vardır. Her daim onun gölgesi olan, başı sıkıştığı zaman arayacağı bir “alo” mesafesinde olan. Hiç sebep yokken “N’apıyon” diye aradığın, sakalının, bıyığının altından girerek olmayanı oldurtan bir “Dayı”sı!

Benim de var! (dı)…

Hem de en “kralı” en “güzeli”.

Sadık Sisli Anısına…

İlk araba sürüşüm:

Yaşım beş, Ali (Dayımın en sevdiği yeğeni) ile bana size araba sürdüreyim mi çocuklar dedi! Atladık tabi benim o zamanki araba sürme tecrübem çiftliğe giderken ara yollarda babamın kucağında (babam her ne kadar alttan direksiyonu tutup gazi freni debriyaj ve vites işlerini yapsa da ben sürüyordum) ve çalışmayan, anahtarsız arabada kendi kendime çıkardığım sesler ile sürüş deneyimi (ilkel simülasyon gibi düşünebilirsin).

Annem ve Teyzemi aradı, -“Bacım ben bu çocukları çiftliğe götüreceğim hazır karpuz kırılıyor (toplanıyor) görsünler para nasıl kazanılır iş nasıl yapılır!” tabi bize göre paravandı bu iş biz orada araba sürecektik. 5 yaşındaki çocuğa araba vereceğim dese annem beni Teyzem Ali’yi göndermezdi sanıyorum.

Arabada Neil Armstrong kadar heyecanlıyım, sanki ayda araba ile tur atacağım. Çiftliğinin yanındaki tarlaya geldik, arabadan indik. Ustasının yanına gitti, bişeyler konuştular, yanımıza gelerek önce iş dedi. E iş, işte durup bakacağız yapılıyor mu yapılmıyor mu! Yok dedi siz önce karpuz kollarını traktör önünden çekeceksiniz dedi. Karpuzları açığa çıkaracaksınız sonra dedi. Tabi araba süreceğiz ya, atladık hemen. Bu arada çocuğuz daha önce bu tarz hiçbir iş yapmamışız, yorulduk.

Dinlenmek için geldik, biraz oturduktan sonra hala araba sürme umudu ile Dayı? E araba? Tamam önce şu kamyonu yükleyin bakalım dedi! Bana göre yarısına gelmiştik ama hafızamı zorlayınca 10 karpuz ya koymuşuz ya koyamamışız o sırada öğle yemeği vakti geldi. Karpuzdan bol ne var kestik bir tanesini yedik, bize göbeğini verdiler (Dayı torpili).

İlk araba sürüşüm, o güne kadar babam ve dayımı dikkatlice izlediğimden, yada ilkel simülasyonumun başarısından kendi kendime bir daire çizip arabayı durdurmuştum. (tabi Ali benden 3-4 yaş büyük olduğu için o daha fazla ve benden önce kullanmıştı). Arabaya Neil Armstrong olarak binip Michael Schumacher gibi inmiştim (Schumacher o zaman var mıydı bilmiyorum ama hissim bu yönde)

İlk sakal bıyık çalışmam:

Saçıma, sakalıma hep karıştı. Ben uzun saç severim, lise hayatım boyunca hep uzun saçla gezdim. Uzun derken hep bileğimde bir paket lastiği olurdu saçımı toplamak için. Hep hayalimdeydi d’artagnan gibi saç sakal bırakmak. Üç tel sakalım çıktığında hemen bıraktım ama tabi ilk çıkan sakallarla değil d’artagnan anca Mickey Mouse olunuyormuş!

“bıyık bırak lan bu ne keçi işi!” derdi hep. Tutup bide yolarcasına çekerdi… bir gün Dayım gibi bıyık bırakayım dedim herhalde 19 yada 20

-“Dayı” dedim “80’lerdeki 3. Sınıf alman filmlerindeki polis gibi oldum” dedim. Vakti gelecek bekle dedi… geldim 35 yaşıma ne zaman tıraş olsam bakıyorum bıyıklı halime, ve o alman filmlerindeki Mickey Mouse kılıklı polis bana gülümsüyor!

İlk aldanma:

Hepimizin bir “kaz” evresi olmuştur! Kuş gibi her şeye inandığımız saf duygularımızın başkaları tarafından hunharca kullanıldığı çocukluk günler. Yazlıktayız dayım bizde kalmaya gelmiş… yine 5 -6 yaşlarındayım belki daha küçük, gece babamla balkonda rakı eşliğinde mavra atarken bana gel dedi.

-“şimdi bak benim gemim geçecek” dedi. Kuşum ama gerzek değilim, -“ne malum senin gemin olduğu?” -“çok basit, bak! Ben ona sinyal gönderdim burada olduğumu söyledim, sen göresin diye de tepesindeki kırmızı ışığı yakıp söndürmesini söyledim” dedi. Yani şimdi nasıl inanmayacaksın ki? Işık yanıyor mu yanıyor, sönüyor mu sönüyor. Bir müddet dayın ne iş yapıyor sorusunun cevabı benim için “gemileri var” ile başlayıp “sanırım armatör” diye bitiyordu. Sabahın köründe dayı senin gemin geçiyor diye zavallıyı kaldırıp zorla balkona götürmüşüm, “bu benim değil Hikö” diyerek yatağa geri gitmişti…

İlk rakı…

İlk Poker…

İlk iş deneyimi…

Bugün yine dayım gibi bıyık bıraktım. Saçlarımı onun taradığı gibi taradımda belki aynada onun o güzel yüzünü görürüm diye. Gözümden içime akan yaşlar boğazımı düğümledi de öyle kala kaldım. “Dayım” diyorum ama bakma sen. Ağabey de diyebilirim, kardeşim de diyebilirim, baba da diyebilirim, arkadaş da diyebilirim.

Annemlerin adanada olmadığı her evden mangal kokularının birbirine karıştığı bir kurban bayramı elinde kapalı dükkanı açtırıp küçücük bir mangal bulup gelen adamdır benim güzel Dayım…

Küçük bir çocukken deri montuna yağmurla karışık sigara kokusu sinmesine rağmen kokusunu içime çektiğim adamdır Dayım… Hasta olduğum bir 30 ağustos sırf doğumgünümü kutlayabileyim diye beni sırtına alarak yaktığımız ateşin çevresinde beni gezdiren adamdır Dayım…

“eşşoleşşek” diyerek kızar benim Dayım. Acelecidir! Tez canlıdır!

Dayanamaz “Çabıııııııh” diye bağırır benim Dayım…

Benim Canım Güzel Dayım…

Elinden tutup doktora götürdüğüm, sinirlendirip tepesini attırdığım, şekerinini tavan yaptırdığım, tek dostum Dayım…

Kuş gibi giderim ben diyip de öldüğü günün 5 dakika öncesinde hayatında ilk kez acele etme yeğenim ben bekliyorum diyen ve hep geç kaldığım Dayım…

Her içtiğim rakının son dublesi Dayım…

Her aile buluşmasında bizimle bizim gibi kuduran, rakı bittiğinde arabanın anahtarını Ali’ye vererek en uzak bakkaldan bir rakı alın gelin Dayım…

Pink Floyd konserine giden, arabasının teyibinden Sezen Aksu’yu eksik etmeyen Dayım…

Firuze… en sevdiği şarkı, beş senedir hala dinleyemiyorum be Dayım… Ooo Bey! Sen beni arar mıydın diyen, mesaj çekmeyi bilmiyorum kızlar yazdı diyen Dayım…

Ben Demirsporluyum, sen de bırak şu Adanasporu diyen Dayım…

3 paket sigarası kalınca sigaram bitiyor diye dertlere düşen Dayım…

Ben anlattım, ben ağladım… eğer sen buraya kadar okuyabildiysen çıkar telefonunu, ara dayını, amcanı, ebeni, neneni kimin varsa… özledim de bi hasret gider! koşa koşa git hatta!

Mezarlar konuşmuyor, mezar taşları soğuk, ölüm acı lakin giden değil kalan yalnız…

Benim süper kahramanım Dayım (dı) biliyor musun?

Benim Dayım,

Canım Dayım,

Güzel Dayım…

Seni çok özledim KaraSado…

İlk Kaybım…

Hikmet SAVATLI | The Wisdom