çocuk

Babalar Günü

Hikmet Savatlı - 17 Haziran 2018

Babalar günü… Öncelikle her zaman söylediğim “ben tek günlük kutlamalardan yana değil; 365 gün olan, heves ile değil nefes ile yapılan sevgilerin insanıyım” felsefemi en baştan yazayım. Babalar günü diye oturup bir yazı kaleme almak için değil içimden gelenleri tarihe gömmek için bu yazıyı kaleme alıyorum. Günü gelince Aren Ege okuyacak ve belki bir nebze olsun gülümseyecek yada hiç oralı olmayacak… olsun ben duygularımı omuzları …

Continue reading

Senin Adın Mocha

Hikmet Savatlı - 19 Ekim 2017

  Küçük bir mutluluktun bize, ilk tanışmamızda bana göz kırptığında, diğer kardeşlerin gibi üst üste oyunlar oynamaktan ziyade prenses gibi bir köşede duruyordun. Evimize geldiğin ilk gün dualarla kulağına adını fısıldamıştım; senin adın Mocha, senin adın Mocha, senin adın Mocha… İşte güzel kızım, hayat gözünü açmak, ölüm gözünü kapatmaktır, dolayısıyla hayat bir göz açış kapayıştır. Yaklaşık 12 yıl bizimle oldun; kendimiz gibi baktık sana, birlikte …

Continue reading

Merhaba ben Aren Ege

Hikmet Savatlı - 4 Nisan 2017

  Geçen pazar Ankara’daydık, annesinin de çocukluğunda koşup oynamışlığı olması vesilesi ile Ege’yi her Ankara ziyaretimizde Kuğulu Parka götürürüz. Biz unutsak bile kuğulara gitmeyecek miyiz diyerek kendi hatırlatır. İzmir’de Beyaz Balona gidiyor ve çok seviyor okulunu, öğretmenini, arkadaşlarını. Anne ve babalar bilirler okullarda hastalık mevsimi olduğunu (biz de öğrendik) zamane çocukları sokaktan uzaklaştıkları için ev ortamının sterilliğinden dış dünyaya adım attıklarında dakika bir gol bir …

Continue reading

Yeni Bir Okul

Hikmet Savatlı - 20 Eylül 2016

Yeni Bir Okul Üç yaşındaki oğlum geçtiğimiz ay okula başladı. Aslında o mu başladı, yoksa annesi ile biz mi başladık henüz bilemiyorum zira heyecanımız o düzeyde. Yaş gurubu itibarı ile çocuklarını okullara gönderen anne/baba olmak demek televizyonda esas oğlan diye izlediğin ve kendinle özdeşleştirdiğin ana karakterin yan rollere kayıp en sonunda aile babası rollerini aldığını görmek gibi bir şeydir. Kafanda oluşan bulanık görüntüyü bir örnek …

Continue reading

Geçmiş günlerin hayaleti

Hikmet Savatlı - 12 Mayıs 2016

  Charles Dickens’ın 1843 yılında yazdığı bir noel şarkısı romanında olduğu gibi zaman zaman farkında olmadan geçmiş, bugün ve geleceğin hayaletleri tarafından ziyaret ediliriz. Farkında olmak ve olmamak arasındaki koşuşturmalarımızda arada bir kafa kaldırıp nereden geldiğine, nerede olduguna ve nereye gittiğine dikkat etmelisin. Dayak cennetten çıkma diye bir atasözü var mesela. Şöyle bir araştırınca; dayağını kişiyi günah işlemekten alıkoyduğu için, kutsal bir eğitim aracı olan …

Continue reading

Suç ve Rıza

Hikmet Savatlı - 24 Mart 2016

“Benim başörtülü bacıma Kabataş’ta saldırdılar” Başörtülü bacım bana saldıranlar üstleri çıplak, deri elbiseli, dövmeli, ellerinde zincir olan kimselerdi dedi… (Kamera görüntülerinde bir şey çıkmaması ayrı bir komedi) — Geçen gün benim “ortanca” hanım ile… “Ortanca” olabilmek için “büyük” ve “küçük” arasında olmak gerekli değil mi? Yani en son Türkiye’de bir kadın ile evlenebiliyorduk, herhalde “yeni” Türkiye’de ortancalara izin var! — Ensar, Vakıf, Çocuk, taciz, tecavüz …

Continue reading

Disney World mü Real World mü?

Hikmet Savatlı - 2 Şubat 2016

Aren Ege gittikçe büyüyor ve gittikçe merak ve zevkleri artıyor. Öncelikle herşey Mickey Mouse ile başladı. Biz de anne baba olarak çocuğumuz ile oturup çizgi filmleri izlemeye başladık. Beraber izleyip beraber çıkarımlar yapıp, Mickey’nin bize öğretmen olmasının keyfine varıyorduk. Televizyonda aynı bölümleri 15 kere izlediğimiz halde “bi daha” ya da “bu son” demesi hoşumuza gidiyordu.   Bir zaman sonra Mickey’den başka arkadaşlarımız olmaya başladı. Spiderman …

Continue reading

Bir varmış bir yokmuş…

Hikmet Savatlı - 21 Ocak 2016

Bir var oluş bir yok oluş, işte hayatın özü budur. Abrakadabra gibi bir yok etme ya da var etme sözcüğü yoktur hayatın. Çocukluktan alıştırıldık bir varmış bir yokmuş ile uyutulmaya. Hep gökten düşecek üç elmayı bekledik, kim bilir kimler muratlarına erecek ve biz onların kerevetine çıkacaktık. Bir nevi masalda bahsi geçen sihirli olayların neticesinde mutluluğu yakalayan kişilerin mutluluğu ile gerdeğe girme hevesimizdir. Başkasının mutluluğu ile …

Continue reading

35 yaşında ihtiyar bir çocuk ruhum

Hikmet Savatlı - 11 Ocak 2016

Sokakta yürüyorum, ellerim ceplerimde. Hava sıkıntılı, yağmur yağdı yağacak. İleride gürleyen bulutlar görüyorum. Görsen bulutlar benden yüklü. Birden bir şimşek patlayıveriyor, aralardan görünen güneş görünmez olurken bulutların rengi kurşuni gümüşten siyaha doğru dönüyor. Yağmur yağdı yağacak; rüzgar, o tarafa gitmemi istemezmişcesine yerden aldığı kurumuş yaprakları üzerime savurup yürümemi engelliyor! Aldırmıyorum… Aklımda tek bir şey var yağmurun altında sessizce yürümek. Saçlarımın arasına giren ilk damladan, kafatasıma …

Continue reading

Özgürlüğe Çırpılan Kanatlar

Hikmet Savatlı - 3 Eylül 2015

Özgürlüğe Çırpılan Kanatlar “Öyle ölsem, öyle ölsem ki çocuklar size hiç ölüm kalmasa” Aziz Nesin’in satırları bu sürekli kafamdan çıkaramadığım o görüntüler ile birleşiyor. Gecenin bu saatinde kalkarak böyle bir yazı yazmak, yazabiliyor olmak inan çok üzücü… Karaya vurmuş bir çocuk cesedi… Sıradan bir deniz canlısı olsaydın keşke be çocuk; kimsenin umursamadığı denizanası bile olabilirdin! İçi boş bir deniz kabuğu ya da üzerine basıp geçilen …

Continue reading